21 Eylül 2009

Yörelerimiz Türkülerimiz

Yeşil Başlı Gövel Antilop

yeşil başlı gövel antilop
böğürüyor çöle karşı
peşine takılmış bir kaplan
topukluyor bayır aşağı

toprak zeminde aslan kovalar
dereye sığınsa timsah yakalar
belgeselcileri görende
poz atıyor kameraya karşı

boynuzum var sürüm var
kıçımı döven toynağım var
mevlam besin piramidinin dibine yazmış
benim ah-ü zarım var

hani antilobum hani
çöl ortamının şamar oğlanı
kutup ayısı beni görende
bedeviyi bırakır bana verir ayarı

yöre: kenya
kaynak kişi: izzet altınmeşe
düzenleme: feridun düzağaç

15 Eylül 2009

Geleneksel Tatlarımızı Tanıyalım

Kanalımızın kadrolu, bağ-kur'lu gurmesi Satılmış Taşdöğen bu hafta sizler için geleneksel tadlarımızı geleneksel bir dille irdeliyor. Sendeyiz Satılmış.

Eveet sayın izleyicilerim yine ben. Yediklerinize dikkat ediyonuz deel mi? Çok yağlı yemeyin, ama açsanız yeyin gitsin anasını satayım. Açlık çok fena. Neyse ben bu hafta size tarhanayı irdeleyecem. Bizim hanım geçen de tarhana yaptı ama sadece çorbasını değil, bizzat sıfırdan tarhana üretti. Şöyle yapılışına bi göz attım, ulan o ne? Hangi anamızın ninemizin aklına gelmiş bunu yapmak? Sen tarhana otunu al, bunu kırmızı biber, domates, süzme yoğurt, unla karıştır, yoğur. Sonra efendime söylüm bi kaç gün beklettikten sonra rüzgarlık yere ser, kurut. Biraz da orda beklesin. Kuruyunca da toz haline getir, işi bitir. Bence bu kadar kompleks bir gıda maddesi insanın aya ayak basması ve hatta Nihat Doğan'ın sahneleri terketmesi kadar önemli bir olaydır. Kimin nasıl aklına gelir bu kadar şeyi karıştırıp, değişik işlemler uygulamak. Yoksa atalarımız yapacak başka işleri olmayan bu yüzden evde ne var ne yok karıştıran asosyal bir topluluk muydu? İşte ben bunları düşünürken uyuyakalmışım. Tarhana çorbasının kokusuyla uyandım, gittim hemen bi kaşık aldım tarhanadan ama bir de ne olsa beğenirsiniz? Tarhananın tuzu az. Hemen hanıma ters bir bakış fırlattım ve bu kadar şeyi karıştırıp tarhana oluşturmasına rağmen tuz gibi basit bir elemanı az miktarda ekleyerek ninelerimizin ruhuna saygısızlık ettiği için kendisini orta şiddette dövdüm. Sebebini kendisine açıklayınca o da bana hak verdi ve akşam mutlu bir şekilde var mısın yok musun izledik.

Ertesi gün eve geldiğimde ise hanım benden dayak yeme riskine rağmen yine zor bir yemek olan mantı hazırlamaktaydı. Bir hamuru olanca genişliğiyle açmış, minik karelere bölmüş ve içlerini minik kıymalarla doldurarak kapatıyordu. Ben akşama mantı yeme hayalini kurarak Yemekteyiz programını izlerken uyuyakalmışım. Ama o da ne? Ulan yine tarhana çorbası kokusu. Hemen mutfağa koşup mantının nerede olduğunu sordum. "Bütün gün mantı kapatmaktan belim kırıldı, yine tarhana yaptım" cevabını alınca çılgına döndüm. Sonra ne yaptığımı ben de hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde ifadesiz bir suratla Flash TV Ana Haber Bülteni izleyerek tarhana yiyordum. Hanım ise hayati tehlikeyi atlatmış dantel örüyordu. Mantıyı irdelemek ise başka bir programa kaldı malesef.

Bir programın daha sonuna geldim. Yayında ve yapımda emeği geçen tüm arkadaşlarım ve hanımım adına hepinize esenlikler diliyorum. Pekmez yeyin, domates yeyin. Bunlar kırmızı renkli olduğu için kan yapar.

06 Eylül 2009

İş Görüşmesinde Dikkat Edilecek Hususlar

Kriz hafifledi, millet gevrek aldı, gazoz aldı, ekonomiye can geldi, piyasa açıldı diye mi düşünüyorsunuz? Oğlum valla adam olmaz sizden, alayı palavra bunların. Bugün bi Lacoste triko olmuş 429 lira, ne giyecek bu fakir? Mango'su Zara'sı bomboş yatıyo, nice zarif bayan geçen sene aldıklarını giyiyor. Allah kimseyi böyle terbiye etmesin. Şimdi yakında av yasağı kalkar, iş görüşmesi sezonu açılır, cv ler elden ele dolaşır, nicedir yeni yüz görmeyen insan kaynakları departmanları misafir ağırlamaya başlar. E aday da çok olduğu için aradan sıyrılmak da zor tabi. İşte bu yüzden tam 12 kere işe girmiş ve bu süre zarfında da 80 civarı iş görüşmesi yapmış olan kanalımızın değerli üyesi Ökkeş Pirezantıbıl deneyimlerini siz değerli izleyenlerimize aktarıyor. Sendeyiz Ökkeş:

Sayın iş adayları, hepinizin yeni dönemde şansı bol olsun. İnşallah 5 sene sonra kendinizi iyi bi yerlerde bulursunuz. Ben mülakatlarda sorulan soruların cevaplarını ele geçirdim. Bunları iyi ezberleyin o zaman iş garanti. Şimdi siz cillop gibi giyindiniz, görüşme saatinden 15 dk. önce firmaya vardınız ve bekliyorsunuz. Gidin bi elinizi yüzünüzü yıkayın önce, leş gibi terlemişsiniz sıkıntıdan. Bi dahakine de o jöleyi az sürün, saçınız kazık gibi olmuş. Geçelim kritik sorulara:

-İnglizce seviyeniz?
-Eğer ki bu soruyu orta diye yanıtlarsanız, mülakatçı dolaptan Sabri Sarıoğlu'nu çıkarıp sizi ortalıyor. E ortayı Sabri yaptığı için dağlara taşlara gitmeniz de kaçınılmaz oluyor. Bu sorunun yanıtı "iyi seviyede" olmalıdır. Ha ama "Let's continue in Engilsh" derlerse benim yapabileceğim pek bi şey yok. Yaradana sığınıp okey, olrayt deyip idare edeceksiniz. Bi ihtimal beklemediğiniz bi performans sergiler durumu kotarırsınız. Ama kesinlikle orta demeyin, dolapta Sabri var.

-Bir önceki işinizden ayrılma nedeniniz nedir?
-İnsanların %80'i nin önceki işinden ayrılma nedeni düşük maaştır ama çaktırmayın. Sigortamı yatırmadı şerefsizler deyin, şirket battı canımı zor kurtardım deyin, müdür gaydi akşam mesaisinde bana hallendi deyin ama kesinlikle maaş azdı demeyin. Sizi paragöz sanırlar ve vereceği maksimum 1500 lirayı sizden esirgerler.

-Kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz?
-Çoğu kez benim de bu soruya "Bir ağustos akşamında, denizden 300 metre açıkta bir sandalın içinde soğuk biramı yudumlarken görüyorum" cevabı veresim geldi. Hatta bi keresinde söyledim ve bana hemen kapıyı gösterdiler. Kapı öyle pek sıradışı bir özelliği olmayan gri renkli bir ofis kapısıydı. Gördüğümü söyledim ve görüşmeye kaldığımız yerden devam ettik ama bu cevabım görüşmeye pek olumlu bir katkı sunmadı. Hani belki edebiyat dergisine yazar arayan bir yerle görüşüyor olsaydım hayal gücüm geniş diye prim yapabilirdim ama öyle bir yer değildi.
Siz şimdiki pozisyonumdan en az bir kademe yüksek bir yerde görüyorum deyin, müdür olcam deyin, parayı basıp fabrikayı içindekilerle beraber satın alıcam, ilk iş olarak da seni kovacam eşşooleşşek deyin. Ya da bu son dediğimi demeyin, kıllanıp sizi işe almayabilirler. Evet saçma bir soru. Ama bunu soruyorlar hep.

-Neden bu pozisyona başvurdunuz?
-"E oğlum bu pozisyona ilan vermişsiniz biz de geldik işte" derseniz ofiste çok soğuk bir hava esiyor. Yan tarafta fotokopi çeken stajerler bile dönüp size bakıyor. Mülakatçı cvnin üzerine kocaman bir çizik atıyor ve size kapıyı gösteryiorlar. Siz kapıyı inceledikten sonra bi de arkanızı dönüp bakıyorsunuz ki kimse yok, hepsi kaçmış. Boynu bükük ortamı terk ediyorsunuz. Bu yüzden siz o pozisyonu övdükçe övün. Özelliklerinizin ne kadar da o pozisyon için uygun olduğundan bahsedin. Hayatım boyunca overlokçu olmak istemiştim, kısmet bugüneymiş deyin. Ama bunları doğal bir tonlamayla söyleyin. Öyle kağıttan okur gibi söylerseniz olmaz. Sıradaki lütfen diye bağırırlar, kapıya baka baka odadan çıkarsınız.

Eveeeet, hepsini ezberledik mi? Hadi bakalım koşun şimdi firmalara, içinde masa ve sandalyeden başka bi bok olmayan mülakat odalarına. Rastgele gençler.