12 Aralık 2010

Sabaha Doğru - Kültürlenelim Sanatlanalım

-Ürettiği eserlerin bekledikleri ilgiyi görmemesi üzerine son umut olarak öldükten sonra anlaşılmayı bekleyen bir grup yazar, şair, müzisyen vs. en sonunda dernekleşme kararı aldı. Dernek açılışında konuşan şair Sedat Dumanaltı şunları söyledi:
"Biz sizlerin farketmediği bir grup sanat üreten insanız. Yıllardır uğraşır dururum daha anama babama okutamadım yazdığım şiirleri. Bak şurda bi ressam arkadaş var, daha tek bi resmi üzerinde ortak bir değerlendirmeye varılabilmiş değil. Şu adam müzikle uğraşıyor, yaptığı işe etno-senfonik gürbüz pop diyor. Biz bile birbirimizin ne yaptığını tam olarak anlamış değiliz, ya biz de bi bokluk var ya da öldükten sonra kıymete bincez. O yüzden bir araya gelip bekleme kararı aldık ama kurucu üyelerimizin yarısından çoğu gelmedi buraya. İçe kapanık, depresif, asosyal üyelerimiz çoğunlukta malesef"
Daha sonra basın mensuplarının sorularını cevaplayan Dumanaltı kapanışı yine kendisinin bir dörtlüğüyle yaptı:

büyülü ufukların üşengeç şövalyesi
dibi tutan tencerenin zindan karası
son bin yılın en soğuk oturma odası
hoşgeldin sefa geldin gönlüme

*Yer aldığı senfoni orkestrasının konserlerinde iki yıldan beri tek nota dahi seslendirmediği anlaşılan kemancı, dün yapılan prova esnasında kendini ele verdi. Bugüne kadar, istiklal marşında sadece ağzını oynatan liseli gibi takılan ve çok sayıda kemancının arasında keman çalıyormuş gibi yaparak dikkat çekmeyen kemancının aslında orkestraya torpille girdiği ve yalnızca "fış fış kayıkçı" yı çalabildiği anlaşıldı. Orkestra şefi tarafından çubukla kovalanan sahtekar kayıplara karıştı.

11 Aralık 2010

Cinsel Sağlık Saati

Kanalımızın artık kendini ispatlamış, galaksiler arası düzeyde kabul görmüş, bundan bin yıl sonra dahi hatırlanacak olan seksoloğu Prof. Dr. Gürbüz Şakir ORGAN, sizlerden gelen erotiksel problemlerinizi bir bir dinleyip, mesleki etikten zerre taviz vermeden çözüm bulmaya devam ediyor. Sendeyiz profesör.

Heeyt nassınız bakalım karyola mensupları? Naptınız bakalım ben yokken? Öyle birinizin uykusu gelip yatağa gittikten sonra diğeri oturup televizyon izlemeye devam etmedi di mi? Yapmayın sakın böyle şeyler. Bakın etrafta bir sürü sex shop var, gidin bi gezin, ayağınız alışsın. Neyse ben mekuplara başlıyorum.

*İlk mektup Bayburt'tan geliyor. Kazmasapı rumuzlu okuyucumuz bize dert yanıyor: Hocam selamlar. Ben 20 yaşında taşrada yaşayan bir gencim. Şu ana kadar cinsellik denen mezuyu sadece kendim ve elim arasında yaşayabildim. Daha fazlası için evlenmeyi şart koşuyorlar, oysa ki şu an evlilik düşünmüyorum. Malesef en yakın genelev 300 mil ötede. Doğada saf halde seks bulabilir miyim, nasıl olcak bu işler? Elim nasır bağladı, aman bi yardım.

Sevgili kazmasapı, anladığım kadarıyla sen yokluktan ötürü gerçek dünyayla ilgini kopma noktasına getirmişsin. Ne demişler? Erotiği olmayanın imanı da olmaz. Şimdi sen sakin ol ve elini yavaşça cebine sok. Git eczaneden biraz şap al ve her gün bir kere, yediğin yemeğin içine at. Zaten seni orda fazla bekar olarak barındırmazlar. Tahminimce 2 seneye kalmaz evlenirsin. İşte o zaman şapı kes, cinselliğe başla. Artık ordan gerisini zavallı karın düşünecek.

*İkinci mektubumuz İstanbul'dan gelmiş. Kadersizim rumuzlu okuyucumuz bakalım ne demiş?
"Sayın hocam, kocamdan aşırı derecede şikayetçiyim. Ne zaman bir seks olayına girsek lafı döndürüp dolaştırıp bekar kız kardeşime getiriyor. "Böyle 2 kişi kuru kuru gitmiyor, sevabına baldızı da çağırsak mı?" diyor. Godoş herif bunu tamamen iyi niyetle istediğini söylüyor. O kadar sevimli ki boşayamıyorum da adamı. Siz söyleyin hocam ne yapayım ben bu herifi?

*Sevgili okuyucum, senin kocan artık bi yerden mi gördü duydu, yoksa içgüdüleriyle mi kafasında kurguladı bilmiyorum ama yatak odasına 3. aramaya başlamış. Yüz verirsen yarın bi gün sokakta "sekse dördüncüü, cimaya dördüncüü" diye bağırmaya başlar. O yüzden sen erken davran ve yine konu açılırsa kocanın isteiğini kabul et ama bi şart öne sür. Sen de yine sevabına kayınbiraderinin de katılmasını iste. Kocan olaya hiç bu yönden bakmadığı için birden afallayacak ve isteğinden vazgeçecektir. Ha olur da kabul ederse, sevimli falan deme, kaç kızım ordan, hemen kaç git.

*Şimdi sıra geldi ev ödevine. Herkes bu soğuk kış günlerinde girilebilecek erotik olayları, mekan, zaman ve süre bilgilerini de içerecek şekilde çalışsın. Sonra ben bunları bir makalemde kullanıp yayınlıycam ve herkes bilgilencek. Hadi bakalım ben gidiyorum. Siz de dolaşmayın bu soğukta dışarlarda, eve gidin, ısınıncaya kadar sevişin.

07 Aralık 2010

Tarihte Bugün

-Osmanlı Padişahı 3. Ahmet, yapacak bişey bulamadığı için, yine yatsı namazını kıldıktan sonra 9 gibi yattı uyudu. Her akşam tavuk gibi erkenden yatağa girip, sabahın köründe kalkmaktan canı sıkılan 3. Ahmet daha sonra ani bir kararla Lale Devri'ne girip gecenin geç saatlerine kadar eğlenmeye başladı. Ondan sonra gitti tabi koca imparatorluk.

-13. yüzyılda yaşamış İspanyol denizcilerden Fernando Luiz Bolonez uzun süren gemi yolculuğunun ardından yeni bir kıta keşfettiği düşüncesiyle karaya çıkıp bunu mürettebatıyla kutlamaya başladı. Ancak talihsiz denizci yeni bir kıta keşfetmediğini, geldiği yerin bugün Muğla sınırları civarında kalan bir arazi olduğunu, o sırada yönetime hakim olan Menteşoğulları'ndan tarihi bir dayak yiyerek anladığında çok geç kalmıştı. O günden sonra Bolonez ve tayfası ömürlerinin kalan kısmını tütün tarlalarında ırgat olarak geçirmek zorunda kaldılar.

-Varolduğu süre boyunca kayda değer hiç bir gelişme gösteremeyen Etna Devleti kendini feshetme kararı aldı. Konu adına açıklama yapan devlet başkanı Ramazan Cüreklibatur; diğer devletler bilimde olsun, teknolojide olsun, sanatta olsun sürekli ilerlerken, kendilerinin hala bir edebiyat geleneği oluşturamadıklarını, bir Kutadgu Bilig yazamadıklarını, bir gözlemevlerinin dahi olmadığını, bi tek soyadı kanunu çıkarabildiklerini ama onun da bu çağda bi boka yaramadığını, Anadolu'nun ortasında koskoca arazide sığır gibi yaşadıklarını ve bu durumun kendilerini çok utandırdığını söyledi. Devlet açıklamanın ardından dağılıp çeşitli beyliklere bölündü.

-Ünlü yüzücü Paul Fillinberg İngiltere'den Fransa'ya korumasız olarak yüzmeyi başaran ilk kişi oldu. Fransa'ya vardığında kıyıda Fillinberg'i karısı, kaynatası ve 2 çocuğu bekliyordu. Evi ocağı terkedip kendini sulara atan hayırsız babayı halk kaynatasının elinden güçlükle alabildi. Etraftan gelen "Mal mısın oğlum ta ordan buraya yüzerek gelmişsin, gemi diye bi alet var" laflarının arasında son darbeyi de eşi tarafından terkedilerek yiyen Fillinberg bir daha iflah olmadı.

30 Kasım 2010

Fevzi Kanunları

Tamamen kötü şansı açıklayan kanunlarıyla bilinen Murphy Hakılberi'nin yanında 1 ay üretim stajı yapan kanal çalışanımız Fevzi Derekenarı, tamamen ülkemizden derlediği kanunları içeren çalışmasını siz değerli izleyicilerimize sunmaktan gurur duyar. Wikileaks yok, ajanlık yok. Gittik insan gibi istedik, verdi. Okuyalım bilgilenelim.

*Sabahları bindiğiniz otobüsün şoförü, beklediğiniz durakta durmamış ve eliyle "arkadan boş otobüs geliyo" işareti yapmışsa bilin ki o otobüs gelecektir. Ama o da dolu gelecektir, keriz gibi umutlanmayın. Duraktan 3 kişi daha ayarlayıp taksiye binin, yoksa işe geç kalacaksınız.

*Çevreye duyarlıymışcasına hareket ederek, karalama amaçlı kullanırım diye ofiste bir yere biriktirdiğiniz müsvedde kağıtlar bir süre sonra yığılıp koca bir çekmeceyi dolduracaktır. Bununla uğraşacağınıza adam gibi çıktı almasını öğrenin, 4 sayfa çıktı alabilmek için 20 tane A4'ü ziyan etmeyin.

*Huylu huyundan vazgeçmez. Bu en temel kanundur, boşuna zorlamayın. Anneniz en kısa zamanda ne zaman evleneceğiniz konusunda düşüncelerinizi soracaktır. Önümüzdeki 10 yıl içinde mutlaka evlenicem deyip kaçın. Bu onu bir süre oyalayacaktır.

*Eliyle şap şap vurarak karpuzun, kavunun iyisini seçen adamlara hayranlık duymak gereksizdir. 5 liralık bi karpuz için yaratılan bu bilirkişi imajının sizi aldatmasına izin vermeyin. O adam aynı yöntemle Galatasaray'a iyi bi orta saha seçsin bakalım. Nah seçer.

*Şuna iyi gelir buna iyi gelir diye övülen taşlardan biri hariç gerisi palavradır, hurafedir, batıl inançtır. Sadece ve sadece 5'li perin ortasına şak diye oturan okey taşı derde deva olabilmektedir.

*Sevdiğiniz bir şarkıya sessizce eşik ederken sesinizin aslında pek de fena olmadığını düşündüğünüz anda şarkıyı kapatıp yüksek sesle söylemeye devam edin. Evet gördüğünüz gibi, detone oluyorsunuz, dik seslere çıkamıyorsunuz, sözleri unutuyorsunuz ve bi çok yerde nefesiniz yetmiyor.

*Eğer Davut Güloğlu uzunca bir süredir albüm yapmadığı için içinizi bir huzur kaplamışsa bilinki yakın bir zamanda İsmail Türüt o açığı kapatıp piyasaya çıkacaktır. Bu ikisi vardiyalı çalışmaktadır.

*Nasıl olsa şu saatten sonra benim takım gol falan atamaz deyip, maçın bitmesine 2 dakika kala televizyonu kapatmışsanız ve dışardan gelen gürültü üzerine televizyonu açtığınızda tuttuğunuz takımın golünün tekrarını izlemekteyseniz, ne yaparsanız yapın o golü canlı izlediğinizde alacağınız tadı, hissedeceğiniz sevinci bulamazsınız. Sabredip 2 dakka daha bakacaktın televizyona. Şimdi öyle yarım yamalak sevin dur.

24 Kasım 2010

Önümüzdeki KPSS'nin Sorularını Bedava Veriyoruz 2

Daha önce yine bedava verdiğimiz genel yetenek sorularının ardından bu sefer de genel kültür bölümünün sorularını siz değerli izleyenlerimize bedavadan veriyoruz. Çekiliş yok kurra yok, sayısal yok, kazı kazan yok. Mis gibi soru var, sınavdan en az 90 almak var.

TARİH

Dağınık durumdaki Anadolu beyliklerini toparlamanın en etkili yolu nedir?

A) Beyliklerin beyleriyle müsait bir zamanda toplanılır ve "oğlum devir imparatorluk devri, siz böyle 10 dönüm araziye beylik kurup napmaya çalışıyosunuz, akıllı olun" denerek uyarılır.

B) Beylikler yurdun doğusundan kuşatılıp batıya doğru ittirilerek zorlanır. Denizi geçemezler, e zaten İstanbul'da fethedilemiyo o zamanlar. Böylece bir arada dururlar.

C) Beyliklerin beyleriyle 7'ye 7 halısaha maçı ayarlanır ve her hafta maça çağrılır. Maça gelmeyen bey tekrar çağrılmaz diyerek uyarıda bulunulur, beyler de akıllı uslu bi şekilde her hafta maç saatini bekler.

D) Her beyliğe bir Mango mağazası açılır. Beylerin eşleri mağazada 8-5 mesai tamamlarken, beyler de kapının önünde onları beklerler. E böyle olunca nereye dağılıyon tabi, sıkıyosa dağıl.

COĞRAFYA

Aşağıdaki şehirlerin hangisinin köylerinden, bir takım coğrafi durumlardan ötürü daha lezzetli peynir, çökelek, turşu, pekmez falan gelir?

A) Konya. Çünkü tahıl ambarı bi yer. Bol bol etli ekmek gelir, mayalanmış gölü var yoğurt gelir, yanında salata gelir, en son üstüne çay gelir. Oh mis.

B) Afyon. Bağlantı yollarının kesiştiği bi yerdedir. Sucuk gelir, kaymak gelir, lokum gelir. Çöekelek falan her türlü gelir. Zaten çökelek bi tek köyden geliyo gibi sanki.

C) Rio de Janerio. Çünkü ekvatoral iklimde bi şehir. Mis gibi mango gelir, sarı sarı muz gelir, halis rio pekmezi gelir.

D) Amsterdam. Çünkü büyükbaş hayvancılık yaygın, her türlü peynir, çökelek, süzme yoğurt falan gelir. Toprağı bereketlidir; marihuana gelir, eroin gelir, baz morfin gelir.

VATANDAŞLIK

Dünya Ekonomik Kalkınma, Ticari İşbirliği, İthalat ve İhracatı Coşturma ve Yurtdışından Ucuza Elektronik Eşya Getirme Örgütü'nün (WEDTCIILFCEEA) Başkan Yardımcısı 2009 yılında Malatyadan gelin almıştır, bu gelinin tam adı nedir?

A) Pakize Sudan

B) Muhlise Şükran Güğüm

C) Kıvanç Tatlı Kuğu

D) Ulufe Cizye Öşür

15 Kasım 2010

7. Sınıf Şiirler Kuşağı

Biz Tekeköylü'yüz Arkadaş

Biz Tekeköylü'yüz arkadaş
Niğde'nin Çamardı kazasına bağlıyız
Bizde sevdanın adı yürek
Dostun adı bilek
Ekmeğin adı çörek
İhanetin adı kürektir

Dedim ya Tekeköylü'yüz biz arkadaş
Bir ayrıcalıktır Tekeköylü olmak
Nasip olmaz her kula
Dağı desen yemyeşil
İnsanı namuslu mert yiğit
Ayrıca mücadeleci hırslı ve agresif
Tekmeye kafa sokar gençlerimiz
İşte o yüzdendir dengesizliğimiz
Kafalar darbe aldı biraz

Arkadan vuran affedilmez bizde
Çünkü Tekeköylü'yüz biz
Beş kişi birleşip dalarız hasmımıza
Adeta bir deli yürek
Adeta bir yağlı direk
Ama iş sevdaya gelince
Akan suları durdururuz
Gerekirse Tuz Gölü'nü de kuruturuz
İçer kuruturuz o gölü
Zaten göl yakın
Burdan Traktörle 5 saat
İstersek yaparız
Çünkü sevdanın adı yürektir bizde (bkz: üst satırlar)

İşte biz Tekeköylüyüz arkadaş
Ölümüne sevdalı
Ölümüne Niğdespor'lu
Zaten bizde her şey ölümüne
Gazımızı anormallikten alıyoruz
Yapılan keleğin affı olmaz
Keseriz
Çok kötü şeyler yaparız
Aynı Godfather filmindeki gibi
Adamın en sevdiği ineğinin kafasını keser
Döşşeğinin içine koyarız
Yaparız bunu bak
İnsan olun yaptırmayın
Döğeriz

Tekeköylü Hassas Şair Himmet Ferik

09 Kasım 2010

Erkek İsteme

Güzel yurdumuzun kıyıda köşede kalmış gelenek göreneklerini ortaya çıkarma isteğiyle o yayla senin bu bozkır benim dolaşan kanal çalışanımız Dürdane Zeker, Isparta'nın oralarda biyerlerde genel toplum kurallarına muhalif olarak yaşayan ve kızın değil erkeğin istendiği bir köy buldu. Konuyla ilgili açıklama yapan köy muhtarı Sıddık Marjinaller şunları söyledi:

Biz kadın ve erkeğe yönelik fırsat eşitliği çerçevesinde yıllardır bu işi böyle yürütüyoruz. Nedir kardeşim öyle bayan kişinin ben seçilmem seçerim havalarında dolaşması, erkeği parmağında oynatması ve daha bir sürü şey? Kız isteme esnasında karizma yapma uğruna harcanan, bir türlü evlenemeyip telef olan binlerce doktor ve mühendisin hesabını kim verecek ha kim verecek? Toplum buna henüz hazır değil diyenler gitsin hazırlık okusun arkadaş. Bakın bu akşam köyün en güzel oğlanı Yakup'u istemeye gelecekler, gelin siz de gözlerinizle görün.

Bunun üzerine biz de bu olaya bizzat tanık olmak için mavzubahis eve gittik konuşulanları size aynen aktarıyoruz:

-Efendim kızımızla oğlumuz bir süredir beraberler biliyorsunuz, biz de sonuçta hayırlı bir iş yapmak için buradayız, gündem maddesiz gelmedik yani.
-Valla şimdi biz geniş görüşlü bi aile olduğumuz için oğlumuzun kızınızla takılmasına ses çıkarmadık. Bilmem belki bi boş ev bulup romantik komedi filmi izlemiş bile olabilirler. Lakin bu hemen vereceğimiz anlamına gelmiyor. Ne mankenler, ne kadından sorumlu devlet bakanları istedi de vermedik. Böyle tam verecekmiş gibi yaptık, hop geri çektik oğlanı, elleri havada kaldı keriz gibi.
-Muhterem beyfendiciğim biz de zaten büyük beklentilerle gelmedik. Burada alınacak bir beraberlik bile rövanş için büyük avantaj sayılır. Kızım diye söylemiyorum mahallede böylesi yok. Boylu poslu, üniversiteyi bitirince bi güzellik salonu açtık kendisine, tıkır tıkır işliyor.
-Hayırlısı beyfendi hayırlısı. Hah omletler de geldi... Aslında kahve içmek adettendir ama bizimki çay bile demleyemez. Bi tek omlet yapabiliyo. Erkek çocuk işte şımarık büyüdü biraz.
-Zararı yok efendim, şöyle yumurtanın sarısı soğumadan bi ekmek banalım.
-Afiyet olsun.
-Sanırım giriş gelişme bölümlerini tamamladık. Oğlunuzu kızımıza istiyoruz. Kızımız onu mutlu eder, yemeğini koyar, sırtını keseler, maç izlerken televizyonun önünden geçmez...
-Lan Yakup, sen de istiyo musun bu kızla evlenmeyi?
-Nasıl münasip görürseniz babacığım.
-Valla orta alanda top çevirmenin anlamı yok artık, ben kutuyu açıyorum, bakalım ne çıkacak?
-Ayy, heyecen oldu birden şimdi, hanım elini ver sinerji yapalım.
-Açıyoruuum, verdiii, verdiiii. Gül gibi oğlan layığını buldu. Hadi gidin kırlarda coşkuyla sevişin.
-Oleeey, yuppiii ve buna benzer fakat şu an sevinçten aklıma gelmeyen çeşitli sevinme nidalarıııı.
-Heh heh heh... Heyecan saçmalamaları bunlar. Hadi gidin artık, düğünde görüşürüz, iyi akşamlar.

04 Kasım 2010

Mühendis Türküsü

Türkülerde adı geçen meslek gruplarının tamamen halkla birebir ilişkide olan doktor, hakim, jandarma gibi mesleklerden olmasına fena halde bozulan Dokuz Eylül Endüstri Mühendisliği mezunu çalışanımız Übeyit Kelebek, siz değerli izleyenlerimiz için mühendisleri onore eden bir türkü yazıp piyasaya sürdü.

MÜHENDİS

Derman bulunmaz mekanizmanın derdine
Çarem sensin kaçma benden mühendis
Yağmur yemiş feleğin çarkı paslanmış
Yağ dök de zımpara at mühendis

Rakamları seversin formülleri översin
Döner dolaşır sana gelirim mühendis (nakarat X 2)

Ortalık karışmış düzen bozulmuş
Sistemsizlik çekmiş kara perdesin
Verimlilik %40 lara düşmüş
Endüstri mühendisi yetiş nerdesin

Optimize edersin maksimize edersin
En doğrusunu sen bilirsin mühendis

Kerpiç kerpiç üstüne kurmam binayı
İnşaatın da mühendisi lazım gelir
İste hemen getireyim çimentoyu
Mühendise çimento Bağdat'tan gelir

50 daireyi üstüste kor bina edersin
Yuvasız kuşa yuva kurarsın mühendis

Bilgisayarcısı var ziraatçisi var
Depremi bilen jeologu var
Sigorta değiştiren elektirikçisi var
Hakime doktora da lazımsın mühendis

Üç hakikatıim var hangisinden geçersin
Bir toprak bir ekmek bir de mühendis

03 Kasım 2010

Etkili Tasarruf Yöntemleri

Aldığı maaşın 200 lirasıyla 1 ay idare edip kalanını biriktirmeyi becerebilen ve arkadaşları arasında cimri, eli sıkı, nekes, hasis, pinti, varyemez gibi güzel ünvanlarla anılan kanal çalışanımız Servet Kumbara size harcamalarınızdan nasıl tasarruf edebileceğinizin 9 etkili yolunu maddeler halinde sıralayıp şu yokluk ortamında nasıl birikim yapabileceğinizi anlatacak. Sendeyiz Servet.

Selamınaleyküüüüm. Aslında bana 20 madde yaz demişlerdi ama ben ordan kırptım burdan artırdım 9 maddeye sığdırdım diyeceğimi. Zaten ne gereği var, olan bize yeter. Akşamki yemeği ısıtıp ekmeğe abansak herkes doyar mesela bi yandan da... Neyse biz maddelere geçelim:

1) Dışarda yemek yemeyin. Ha bi durum oldu dışarda yemek zorunda kaldınız, hakkınızda "eğer dışarda yemek yemezse vurun" diye emir çıkarıldı, o zaman yapacak bişey yok. Menüyü açıp da kafanızı karıştırmayın. Bi tane yarım tavuk döner söyleyin ve içine ketçap mayonez atmayın deyin. Hesap ödeneceği zaman ise istemediğiniz ketçap-mayonezin fiyattan düşülmesi konusunda ısrarcı olun. Uzun süre direnirseniz bıkacaklar ve sizden 50 kuruş az alacaklardır. 50 kuruş deyip geçmeyin ama, değerlendirilirse iyi para.

2) İç güveysi gidin. Ayrı eve çıkacaksınız da nolacak yani, her ay kira, her ay fatura. Akşamları eve elinizde kuru pastayla falan gelirsiniz, arada bir de pazar alışverişini yaparsınız, ev ekonomisine katkıda bulunuyo görünürsünüz, olur biter. Kuru pastaya verdiğiniz paraya maalesef acımayacaksınız, 600-700 lira kira verseniz daha mı iyiydi ha, daha mı iyiydi?

3) günlük alışverişinizi hep aynı yerlerden yapın. Bi süre sonra aranızda bir esnaf-müşteri hukuku oluşacaktır. İşte o hukuk oluşur oluşmaz hemen ekstra indirim istemek, malın iyisini almak, etin yağsız tarafını paketletmek, deftere yazmak sonra aybaşında vermek gibi faaliyetlere girişin. aybaşına kadar geçen sürede paranızı gecelik faize yatırın. Öyle 1-2 liradan nolur demeyin, değerlendirilirse gayet makul bir para.

4) Arkadaşlarınızla, eşinizle, dostunuzla hatta köydeki babaannenizle falan hep msn den konuşun. Öyle kontöre falan para kaptırmayın. Eğer mesela babaanneniz msn skype falan kullanamayacak kadar teknolojiden uzaksa malesef yapacak bişey yok arkadaşlar. Bari akşam 10'dan sonra ev telefonundan arayın, yarı parasını alıyomuş Telekom, akşama kadar reklamını döndürüyolar televizyonlarda.

5) Ne demek efendim dışarı çıkıp bi yerde çay içip sohbet edelim. Evde de var çay. Gidip orda 1 lirayı bayılcan buz gibi karbonatlı çaya. Öyle 1 lira deyip geçmeyin, 35 kuruştan 3 yumurta bi lira yapıyo işte basbaya. Kalan 5 kuruş için de bozuk yok, sonra veririm deyip sıyrıldım bakkal dükkanından.

6) Arkadaşlarınızın içinde kitaplığı geniş biri olsun. Olsun ki arada gidip ödünç kitap alabilesiniz. Bugün bi Tolstoy'un kilosu olmuş 50 lira, nasıl vericez bu parayı? Zaten kitap dediğin okursun biter, koltuk mu bu her gün gidip üstüne oturalım? Al arkadaşından oku, sonra götür geri ver. Geri ver ki sonra tekrar istemeye yüzün olsun.
Bu arada MP3 forever tabi.

7) 2 adımlık yer için otobüse binmeye değmez, yürüyün. Yürümek eklem ağrılarına, kan dolaşımına ve cüzdan incelmesine çok iyi gelir. Nefesi açar, kanser riskini azaltır, cepteki balyayı artırır. Öyle 1,5 liradan bi şey olmaz demeyin. Böyle böyle ayda 10 kere otobüse binmesen yapar 15 lira, yılda yapar 180 lira, ölmez de 40 yıl yaşarsan 7200 lira... Şimdi eline saysalar bu parayı heleloy diye oynarsın di mi? Bi de bu taraftan bakın.

8) Girdiğiniz lokantalardan şurdan burdan kolonyalı mendil almak en birinci hakkınızdır. Hatta 2 tane isteyin, birini zulaya atın. Sonra lazım oluyo gidip ıslak mendile 2 lira veriyonuz, yazık o paraya. Öyle 2 liradan ne olur ki demeyin, şu pahalılıkta yarım kilo domates alınır o paraya.

9) İşte böyle böyle daha birsürü şey var. Atma kullanılır, dökme yenir, ucuzun da ucuzu bulunur, bütün gün tek öğünle hayatta kalınabilir, şebeke suyu içilebilir, tüplü televizyona devam edilebilir, ayakkabı bu seneyi de çıkarabilir vs. İşte bunların hepsini yaparsanız birsürü para biriktirip bankaya yatırabiliyor ve harcamaya kıyamadığınız için gün be gün artışını izleyebiliyorsunuz. Ekonomi dediğin böyle olur.

20 Ekim 2010

Yörelerimiz Türkülerimiz

Çaya Gel Çorbaya Gel

Çaya gel çorbaya gel vay vay vay vay vay vay tandır
File gel fistana gel gollum gollum gollum
Eve baban gelmezse lay lay lay lay lay lay lom
Kargodan postalan gel berlin berlin berlin

Çay ayrı çorba ayrı
Çalamam obuayı
O yediğin kaşar mı vay vay vay vay vay vay rokfor
Peynirler ayrı ayrı hellim hellim hellim

Barlar damsız olur mu
Dünür arsız olur mu
Dalai Lama sen etme bay bay bay bay bay bay tahmin
Yol pürüzsüz olur mu büklüm büklüm büklüm

Yöre: Kuveyt
Kaynak Kişi: Burhan Çeçen

18 Ekim 2010

Önümüzdeki KPSS'nin Sorularını Bedava Veriyoruz

Evet yanlış duymadınız, beleşe veriyoruz. Artık kadrolu memur olup, bir masaya, kaşeye, günde 1 semaver çaya ve kılık kıyafet genelgesine kavuşmak artık bir tık ötenizde. Biz soruları öyle belli çıkar grupları gibi durumu olup da parayı bastırana değil, isteyen herkese herhangi bir karşılık beklemeden veriyoruz.
Programdan bir gün önce rüyaya yatan ve rüyasında ak sakallı ösym yetkililerinden soruları alan personelimiz Tayyar Şerbet uyanır uyanmaz soruları hemen bir kağıda not aldı ve programa yetiştirdi. İşte o sorularrr:

MATEMATİK

Askere gitmemek için her türlü yasal yolu deneyen, hatta bir ara vicdani retçiymiş gibi bile davranan Cumali, bedellinin çıkacağını öğrenince birden gaza gelmiş ve para biriktirmeye başlamıştır. Bugün bi bedelli askerlik 15.000 lira civarındadır ve Cumali'nin 5.000 lira birikmişi vardır. Her ay 500 lirayı bir kenara koyabilen Cumali'nin önünde malesef 6 ayı vardır ve bu hızla giderse ancak babayı alabilmektedir. Bu durumda Cumali'nin istenen ücreti verebilmesi için ne yapması daha uygun olur?

A) Gezmesinden, sigarasından kıssın, ayda 1000 lira kenara koysun, kalan parayı da babasından istesin.

B) Bankadan 2 yıl geri ödemeli 7-8 bin lira kredi çeksin. Askerden döndükten sonra 2 sene de bankaya askerlik yapsın.

C) Biriktirebildiği kadar biriktirsin, sonra da elindeki parayı genelkurmaya götürüp "Buna ne kadar askerlik olur asker amca?" desin. Belki acırlar.

D) Bütün parasını bahiste San Marino'ya bassın. Tutturursa kazandığı parayla 15 dakika askerlik yapar kurtulur. Tutturumazsa zaten babayı katmerli alır. Bu riski alsın.

TÜRKÇE

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde anlatım bozukluğundan kaynaklı bir yanlış anlaşılma ve devamında da güzel bir dayak vardır?

A) Abicim bak sen yanlış anladın, ben yumuşak ünlü diye sana değil yanındaki arkadaşa söylemiştim, yoksa sen gayet de sert sessiz bi abimizsin, vakursun, ağırbaşlısın. Ne? Yanındaki arkadaş senin baban mı? Yapma ya.

B) Bak şimdi bak kızın dikkatini nasıl çekiyorum. Mervee, bu ne biçim kılık be rengarenk. Resmen trafik lambasına dönmüşsün tısısıssheheee... Ulan ne piç adamım yaa.

C) Müdür bey istediğiniz raporları hazırlayıp masanıza bıraktım. Ama evinizdeki yemek masasına bıraktım, sağolsun yenge gösterdi masanın yerini ehehee. Yengeyle de tanışmış olduk böylece eheheee.

D) Bakın beyfendi biz öyle gelen her ürünü iade alamayız. Bahsedilen 30 günlük süre sizin bilgisayar almayı ilk aklınızdan geçirdiğiniz andan itibaren başlıyor. Biz bütün bunları faturanın altına 1 puntoluk silik harflerle yazmıştık. Eğer bilgisayarınızı bu haliyle kullanmak istemiyorsanız yetkili servislerimiz 5 ay içinde 900 lira gibi bir ücrete tamir edebilirler. Bunları baştan söylemiştik biz, tv lerde falan alt yazı geçtik hep.

Cevap anahtarı ve diğer sorular haftaya...

12 Ekim 2010

Rek-lam-laaaar

-Eskimiş televizyonlarınızı atmayın! Öyle plazmalar çıktı diye hemen milyarları dökmeyin. Zaten oturup yerli dizileri, haberleri falan seyrediyosunuz, neyinize gerek sizin lcd, plazma, led falan. Bu para kolay kazanılmıyor. Evin babası sizi paranın kıymetini bilmeye çağırıyor. O televizyonları tüpü bitene kadar kullanın. Aile babası, aile babası, aile babası... Aile babası salonda, elinde kumandası, arkasında 4 tane kırlentiyle hemen koltuğun başköşesinde. Aile babasııı.

-Müjde! Beklenen gün sonunda geldi. Gazetemizin 1995 yılında başlattığı 5500 kupona herkese çekilişsiz kurrasız otomobil kampanyası yarın ki kuponla beraber sona eriyor. Hemen biriktirdiğiiz kuponları getirin ve 95 model Doğan SLX'i götürün. Beklediğinize değecek, sıfır otomobiliniz sizi sevdiklerinize kavuşturacak.

-Dombalak Köyü 1. Gelenksel Uluslararası Fotoğraf yarışmasının son katılım tarihi ilgisizlik nedeniyle 1 ay ileriye ertelenmiştir. Şu ana kadar geçen süre içinde adam gibi tek bir fotoğraf bile gönderemeyen siz dünya halklarına çok fena uyuz olduk. Fotoğraf diye yılbaşı eğlencesinde çekilmiş fotoğraflarını gönderen köy halkının Almanya'daki akrabalarına ise söyleyecek laf bulamadık. 200 haneli sıradan bir Anadolu köyüyüz ve ödüllerimiz pek tatmin edici değil diye bu kadar da görmezden gelmek olmaz ki. Lütfen, rica ediyoruz. Ödüllerimizi tekrar hatırlatalım:

1. 3 dönüm pancar tarlası
2. 1 adet koyun
3. 25 kilo tezek

Jüri Özel Ödülü: Bir bekar erkek katılımcı muhtar Mevlüt Emminin 20 yaşındaki kızıyla evlendirilecektir.

5 Mansiyon: 2'şer adet bazlama, yanında da mis gibi ayran

01 Ekim 2010

Ölmeden Önce Gidilmesi Gereken 5 Yer

Kanalımızın yol ödeneğini az verdiğimiz için pek fazla gezemeyen yol programcısı Serbülent Marduk, artık ne kadar gezip gördüyse ilginç bulduğu yerleri kısa bir özet geçerek bize anlatıyor.

1) Hakkari - Yüksekova: Son yapılan referanduma %2,4 lük bir katılım gösteren halkı var. Yıllardır her türden insanın kurduğu yurtdışına gitme hayalini, oy verme mevzusunu sallamayıp Türkiye'den zihnen ayrılarak doğrudan yurtdışının kendisi olmak suretiyle başardılar ve ilginç bir işe imza attılar.

2) Patagonya: Nerede uyduruk bir ülke üzerinden az gelişmişlik ya da eziklik örneği verilecek olsa ilk akla gelen ve bu örneklerde acımasızca kullanılan Patagonya buna rağmen efendiliğinden ve insanlığından zerre taviz vermedi ve sükunetini koruyup büyüklük gösterdi. Patagonya Şili ve Arjantin'in güney tarafında yeşil çayırlarıyla sizi bekliyor.

3) Belediye Otobüsü En Ön Koltuğu: Gerçi zaten burayı yaşlanınca mutlaka görürsünüz. Bi sürü amca ve teyzenin otobüse biner binmez ağır hareketlerle oturduğu bu koltuklarda zaman çok yavaş akıyor, adeta sonraki durağa varılmıyor. Yalnız dikkat yüksek sesle muhabbet etmek ve cep telefonuyla konuşmak çok yadırganıyor ve size kınama cezası veriliyor.

4) Tepecik Genelevi Sadece sokaklarında gezmek bile size tarifi imkansız deneyimler yaşatacak. Gitmişken sizi türlü laflarla içeri davet eden orta yaşlı bir kadına "Vizite kaça bacım?" diye sormayı da unutmayın. Lakin cevabınızı aldıktan sonra oluşacak ruhsal çöküntüye de hazır olmalısınız.

5) TRT 4 Stüdyoları: Yıllardır sade bir fon eşliğinde kah açıköğretim kah ingilizce dersleri anlatılan, yurttan sesler korosunun 40 yıldır azalıp-artmayan bir heyecanla şarkı türkü söylediği ya da bir takım kot pantolonlu gençlerin yönetmeliklere uygun standartlarda halay çektiği programlar yapılan bu kanalı da mutlaka görmelisiniz. Adeta TRT'nin öğretmenler odası kıvamındaki bu kanalın resmi havası sizi dışardaki hayata daha da bağlayacak.

29 Eylül 2010

Şimdi Haberleri Veriyoruz

-Tam 200 yıldır çözülemeyen "you solve the father" adlı 26 bilinmyenli logaritmik denklemin dün Devlet Bahçeli tarafından çözüldüğü basına duyuruldu. Daha önce 2010 yılından 40 sayısı elde etmek, 2 şer 2 şer 40'a kadar saymak ve bir kaşığa 40 mantı hamuru sığdırmak gibi sayısal başarıları olan Bahçeli'nin bu soruyu da çözmesi matematik dünyasında uzun zamandır bekleniyordu. Soruyu çözerken sadece 4 işlemden faydalandığını ve R harfini joker olarak kullandığını belirten Devlet Bahçeli, sonucun hayranlık uyandıracak şekilde 40 çıktığını açıkladı.

-Ünlü tiyatrocu Kasım Torik dün sahnelenen "Figaro'nun Dünürü" adlı oyunda kopya çekerken yakalandı. Oyun esnasında sürekli avcunun içine bakan ve zaman zaman duraklayarak dikkat çeken oyuncunun bütün teksti uzun şerit halindeki bir kağıda yazdığı ve çaktırmadan çevirip çevirip okumaya çalıştığı anlaşıldı. Yaptığı kerizliğin ortaya çıkması üzerine utancını gizleyemeyen Kasım Torik, o kadar okumasına rağmen bir türlü rolünü ezberleyememesi üzerine panik yaptığını ve oyundan bir gece önce bu kopyayı hazırladığını itiraf etti. Aslında kopyayı yazarken bi yandan rolün bir kısmını da ezberlediğini ekleyen oyuncu yine de işini garantiye almak için böyle bir işe kalkıştığını belirtti.

-Geçen cumartesi yapılan Konyaspor - Karabük maçında atılan bir korner esnasında arka direkte kendini unutturan ve o günden beri kendisinden haber alınamayan defans oyuncusu Hıdır Keser, bugün sahada bakım yapan işçiler tarafından hala orta beklerken bulundu. Sadece kendini unutturmakla kalmayan, maçı falan da beyninden tamamen silen oyuncunun sinsi bir şekilde arka direk civarında dolandığı ve kafaya çıkar gibi hareketler yaptığı görüldü. Tazyikli su sıkarak ayıltılan deneyimli oyuncu kendine gelir gelmez koşarak görev bölgesine döndü.

14 Eylül 2010

Türkçe Sözlü Pop Müzik Saati

SİVEREK

Hande Yener'in olmadığı bi yerde,
yaşamak isterdim
Es kaza gözüme görünürse,
dövmek isterdim
CD'lerinin üzerinden dozerle,
geçmek isterdim
Şarkısına eşlik edeni,
yolmak isterdim

Harran'a da gittim birader
Siverek'te de yaşadım
Sorun Şanlıurfa'da değildi
Hande Yener'den kaçamadım
Kendime huzurlu bi vilayet bulamadım

16 Temmuz 2010

Resim Sevinci

Önceki bölümden devam...

Fotomaç gazetesiyle ortaklaşa gerçelşetirdiğimiz proje kapsamında yaptığımız resme kaldığımız yerden devam ediyoruz. Şimdi orta sahanın ortasına bir adet Xavi yerleştircem. Peki bunun için ne kullanıcam? Boya? Hayır bilemediniz, saç jölesi. Bildiğimiz gibi Xavi'nin %70'i jöle, %30'u da isabetli pastan oluşmaktadır. O yüzen ben de dayıyorum jöleyi. Xavi tahmin edebileceğiniz gibi Beşiktaş'a gidiyor. Çünkü Xavi'nin yıllardır aynı takımda oynamak için can attığı oyunucu İbrahim Üzülmez tam olarak Beşiktaş'ın taç çizgisinin hemen oralarda oynuyor. Bu nedenle Beşiktaş Xavi'ye ücret ödemeyecek, Deli İbo'nun deneyimlerinden yararlanma karşılığı boğaz tokluğuna oynayacak.

Kanatlarda yıllardır sorun yaşadığı için bir türlü 2. lig 4. gruptan çıkamayan Belediye Vanspor, Christiano Ronaldo ve Lionel Messi'yi aynı anda transfer ederek sorunu çözdü. Bonservis ücreti olarak Van'ın tamamının Barcelona ve Real Madrid'e verilmesi, 15.07.2010 tarih ve 3558 sayılı belediye meclisi kararıyla kabul edildi. Van gölü ise Ronaldo ve Messi arasında paylaştırılacak. Tatvan yine Bitlis'te kalacak. O yüzden ben de hemen boyama biraz tiner katıp inceltiyorum ve civelek gibi iki adet futbolcuyu sağa sola yerleştiriyorum.

Forvet arkası mevkii için ta yıldızlar takımında oynadığı dönemden beri ısrarla transfer çalışması yürüten Fenerbahçe sonunda Diego Forlan'ı yıldırdı ve takıma gelmeye ikna etti. Forlan'ın ikna olmasında 9 gün 8 gece süren yeşil Karadeniz turunun da etkili olduğu söyleniyor. Tur boyunca tip olarak kendine benzeyen yüzlerce insan gören Forlan kütüğünü de Rize'ye aldıracak. Ben de napıyorum, halis Adıyaman mavisi ve Hacı Şükrü sarısı kullanarak, hemen şuraya mutlu mu mutlu, sepsevimli, şapşahane bir Forlan çiziktiriyorum.

Yıllardır süper lig kapısından dönen Altay, gol yollarındaki sıkıntıyı Milito ve Rooney transferleriyle halletti. Gelen transfer haberi üzerine camiada yükselen Milito'yla Rooney beraber oynayamaz seslerine en güzel cevabı yin aynı ikili, Bornova'da bir oyun salonunda eşli batak oynayarak verdi. Oyun boyunca gereksiz yere ihale almayan, aldıkları ihaleden alnının akıyla çıkan ve tam bir uyum içerisinde oynayan ikili camiayı da rahatlatmış oldu. Altaylı yöneticiler bu sene de süper lige çıkamazsak kulübü kapatıp balık restorana çevirmeyi düşünüyoruz diye konuştular. Ben de o yüzden ileri uca bu iki arkadaşı,1 deste iskambil kağıdını ve skor tablosunu çiziyorum.

Böylece resmimiz tamamlanmış oldu. Bir sonraki sene yesyeni transfer haberleri eşliğinde, başka bir futbol sahası resminde görüşmek üzere esen kalın.

13 Temmuz 2010

Resim Sevinci

trt2gibiadam ve fotomaç gazetesinden siz izleyenlere dev hizmet. Medyanın bu iki güçlü ismi güçlerini takımların transfer gündemindeki futbolculardan oluşan bir tablo yapmak için birleştirdi. Fotomaç muhabirleri anlattı, kanalımızın maaşlı, ssk'lı ve yol paralı ressamı Zulmet Kuğuboynu çizdi. Sendeyiz Zulmet.

Efenim öncelikle şu mis gibi sıfır kilometre, bembeyaz tuvale son bir kez bakıyoruz, zira az sonra her yerine boya sürcez, rengarenk olcak. Futbolcuları sahaya yerleştireceğimiz için öncelikle titanyum beyazıyla, normal yeşili karıştırıp cıvık bir yeşil elde ediyoruz, sonra da malayla tuvale sıvıyoruz. Oldu mu sana saha? Ben natürist bir sanatçı olduğum için kale direklerini kavak ağacından yapıyorum, saha çizgileri yerine küçük, sevimli, masmavi su kanalları açıyorum.

Öneclikle kaleciyi koyalım. Fotomaç muhabirlerinin edindiği bilgiye göre şu an Real Madrid'de oynayan, dünya kupasının parlayan yıldızı, cillop gibi bir hatunu sevgili olarak bağlamış bulunan İker Casillas eşşek yüküyle para kazanmasına rağmen Galatasaraylı yöneticilerin Türkiye'nin jeopolitik konumunun önemine binaen yaptığı konuşmadan sonra gelmeye ikna oldu. Oyuncu 3500 lira net maaaş alacak ve ayrıca kendisine Zeytinburnu'nda kirasını Galatasaray'ın ödeyeceği bir ev tahsis edilecek. Sevgilisine ise eş durumundan Flash TV'de spor muhabirliği ayarlanacak.

Defans dörtlüsüne öncelikle sol bek olarak Philipp Lahm'ı çiziyorum. Bu Almanlar ekseriyetle sarışın olduğu için veriyorum tuvale sarıyı. Fenerbahçe'nin gündeminde olan Lahm, uzun süren ikna konuşmalarının sonunda geçen Avrupa Kupası'nda son dakika golüyle bizi finalden ederek çok büyük şerefisizlik yaptığına ve bunu ancak bir Türk takımında oynayarak telafi edeceğine inandırıldı. Sağ bek için ise paletime öncelikle van dyke kahverengisi ve biraz siyah alıyorum, çünkü Çaykur Rizespor sürpriz yaparak dünyaca ünlü basketbolcu Lebron James'i yeşil mavili renklere bağlamayı başardı. Bir futbol takımının neden bir basketbolcuyla anlaşmaya vardığı gizemini korurken, yaklaşık 60 milyon dolarlık transfer ücretini ise Rizeli hayırsever mafya adamı Sedat Peker'in ödediği söyleniyor.

Defansın göbeği için yaklaşık 1 senedir arayış içinde olan Galatasaray Barcelona'lı defans Pique ile anlaştı. Yıllardır değişmeyen sakal uzunluğuyla dikkat çeken defans oyuncusunu ikna etmek için örnek olarak Kenan Işık ve Haşmet Babaoğlu'nun varlığından bahseden Galatasaraylı transfer yetkilileri standart uzunluktaki sakal konusunda Pique'nin içini rahatlattı ve imzayı bağladı. Bu haberin üstüne 2. müjde de Barcelona'dan geldi. Defans bloğunu ikili takım halinde satan İspanyol kulüp Puyol'u da Galatasaray'a vereceğini açıkladı. Bunun üzerine ben de durur muyum? Çizdim ikisini de yanyana, sarının yanına da alizarin kırmızısını ekleştirdim forma niyetine. Ama Puyol'un saçları çizmek biraz zor tabi. O kıvırcık etkiyi verebilmek için bulaşık süngeri kullanıyorum.

Yarın: Bir köstebek gizliliği ile çalışan Fotomaç Muhabirleri hangi transfer bombalarının haberini aldı? Ortasaha ve forvete hangi takımlar hangi futbolcuları transfer ediyor. Ressam Zulmet Kuğuboynu hangi orijinal renkleri kullanacak. Yağlıboyanın kilosu nalburda kaçtan gidiyor? Hepsinin cevabı programın 2. bölümünde.

21 Haziran 2010

Beyaz Perdede Bu Hafta

Gayet sağlam bi yerden ayarladığı torpille okulu bitirir bitirmez kanalımızda sinema eleştirmeni olarak işe başlayan genç insan, taze kan, geleceğimizin teminatı, İçişleri Bakanının yeğeni olan insan (Kıbrıs'ı da o kurtarmış diyolar) Düriye Popkorn bu haftadan itibaren vizyon giren filmleri sizden önce izleyip ona göre gidin, gitmeyin ya da isterseniz gidin diyecek. Sendeyiz Düriye.

Ayyy yayında mıyız? Saçım nasıl duruyo, öhmm şey, afedersiniz. Lafı dolandırıp iyice boka sarmadan hemen izlediğim filmlerden bahsedeyim.

Recep İvedik 17: Daha önce yapmış olduğu 16 adet Recep İvedik filminin ilgi görmesi üzerine seriyi devam ettiren Şahan Gökbakar, serinin 3. filmde boku çıkmış olmasına rağmen beklenmeyen ilgiden ötürü böyle bir karar aldığını açıklamıştı. Filmde Recep İvedik adıyla izlediğimiz kıllı ayı önceki filmlerde olduğu gibi yine sadece geğiriyor, gaz çıkartıyor, kıçını kaşıyor, küfrediyor ve tiksindiriyor. Zaten başka da bişey yok.
Karakterin yaratıcısı Şahan Gökbakar'ın filmin çekim maliyetinin çok masraflı olmadığını, hatta beynini bile kullanmadığını, zaten hepten otomatiğe bağladığını ve sonsuza kadar böyle süreceğini söylemesi sinema camiasında tedirginliğe yol açtı.
Eğer hakkınızda "Mevzubahis kişi ne olursa olsun bu filme gitmeli. Eğer gitmezse direkman 30 yıl ağır hapis cezasına çarptırılacak" diye bir kanun hükmünde kararname varsa filme gidin. Sonuçta 30 yıl önemli bi rakam, bi film için harcamaya değmez. Ha ama yoksa rahat olun, evde oturup tele tubbies falan izleyin daha iyi.

Yenge Kayınço Ayırmam: Daha önce 48 bölüm halinde televizyonda dizi olarak oynayan Hüseyin Şevki Topuz'un ölümsüz eseri "Yenge Kayınço Ayırmam" ı bu sefer 112 dakikalık bir film halinde izleyeceğiz. Filmin başrol oyuncusu Dayanç Saplıkuğu, filmde 2. ve daha üst dereceden akrabalarını bir şekilde becermeye and içmiş sarışın, kaslı ve yakışıklı bir oğlanı oynuyor. Sırayla yengesini, baldızını, eniştesinin kızkardeşini ve doğum kayıtlarından konut bilgilerine ulaştığı ebesini beceren yakışıklı jön, iyice kontrolden çıkıp kayınçosuna da merdiven altında hallenince olaylar iyice karışıyor. Filmin iyi bir gişe hasılatı yapması beklediğini söyleyen yönetmen Bünyamin Traktör "Valla bu filme çok güveniyorum. Filmin, kadın akrabalarını inceden süzen piç kurusu yeğenlerin sesi olacağını düşünüyorum" dedi.
Eğer ayda 5000 lira harçlık alan, yapacak bir işi ve yengesi olmayan biriyseniz filme gidip para ve zaman harcamanızda bi sakınca yok. Ha değilseniz evde sigortayı indirip karanlıkta oturun daha iyi.

Bu haftalık bu kadar. Filmleri youtube'dan falan da izleyebiliyoruz ama sinemanın havası başka abi yaa. Verdiğin paraya değiyo yani. Herkes kendine iyi baksın, bir sonraki programda görüşmek üzere.

14 Haziran 2010

Spor Haberleri - Dünya Kupası Özel

-Dünya Kupası'nı işkenceye çeviren vuvuzeladan nihayet kurtuluyoruz. Yürütülen etkili faaliyetler sonucu Güney Afrika hükümetini ve FIFA'yı ikna eden Türk Dışişleri Bakanlığı bu iğrenç aletin yerini milli çalgımız zurnanın almasını sağladı. Konuyla ilgili açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu kararı almadan önce vuvuzelayı bizzat kendisinin incelediğini, bu aletin sadece üflemek suretiyle sabit bir ses çıkardığını, oysa ki bir virtüözün eline verilmiş zurnayla türlü senfoniye takla attırılabileceğini ve her durumda o borazandan bozma alete bin basacağını ifade etti. Dışişleri Bakanlığı'nın turnuvanın ortasında neden böyle bir girişimde bulunduğu hala anlaşılamadı.

-Köktendinci kimliğiyle bilinen Vakit gazetesi çalışanlarını dünya kupası nedeniyle bu günlerde bir endişe aldı. Olası bir ABD-Kuzey Kore eşleşmesinde hangi tarafı destekleyeceklerinin kararını bir türlü veremeyen çalışanlar yüzünden Vakit gazetesi 3 gündür aynı gazeteyi piyasaya sürüyor. Allahsız gomonist Kuzey Kore'den mi, yoksa siyonist destekçisi şeytan ABD'den yana mı taraf tutacakları konusunda sert bir tartışmaya giren ekip adına konuşan Abdurrahman Dilipak "Şimdi mesela ABD-Cezayir maçı olsa saniye düşünmem. Hemen çekerim yeşil beyaz eşortmanı, alırım elime cezayir bayrağını, yürü küffarın üstüne şanlı cezo diye bağırır maçı izlerim. Ama burda durum çok farklı, kimi desteklesek büyük günah. O yüzden biz de yesinler birbirlerini diyerek maçı izlememe kararı aldık. Bu karar spor kamuoyuna ve tüm müslüman alemine hayırlı olsun" diye konuştu.

-Şu ana kadar oynanan maçların biri hariç hepsinin alt bitmesi üzerine olağanüstü toplanan FIFA yetkilisi bir grup ceketli kravatlı adam toplantı bitiminde şu açıklamayı yaptı: "Bakın arkadaşlar, saygı değer futbolcular ve taktik veren teknik direktörler. 3 ya da üçten fazla gol atmanızın inanın hiç bir sakıncası, kanunda cezası falan yok. Neden böyle yapıyosunuz, keriz gibi top oynuyosunuz, allahını seven defansa gelsin diye bağırıyosunuz? Bakın Almanlar'a, aslanlar gibi 4 tane atıp gittiler. Birimiz de bişey dedik mi, Klose'yi tenhada kıstırıp dövdük mü? Sen söyle Şıvaynşıtayger sana bugüne kadar bir fiske olsun vurdum mu? Vurmadım... Ama şimdi bakıyosunuz koskoca Arjantin'e 6. dakikada atıyor golü, biz de sincap gibi bekliyoruz fark gelecek diye, ama yok, kalan 84 dakikada kahveciye çalışıyoruz. Bakın rica ediyorum, ileri, biraz daha ileri, arapaslarla ceza sahasının oraya gelin, kaleyi gördüğünüz yerden şut çekin. Hadi göreyim sizi"
Açıklamanın takımlar üzerinde olumlu etki yapacağı umuluyor.

21.06.2010 tarihli ekleme: Nitekim bu uyarı etkisini göstermiş ve o tarihten sonra oynanan bir çok maç üst bitmiştir. Hele Portekiz 7 tane salladı Kuzey Kore'ye, vay be!

02 Haziran 2010

Tarihte Hitler

*Bir gün yaveri Hitler'e sorar:
-Führer'im neden Türkiye'ye saldırmıyoruz?
Bunun üzerine Hitler hışımla döner ve elinde bıyıklarını düzelttiği permatik jilet olmasına rağmen hiddetle şunu söyler:
-Sen ne dediğinin farkında mısın lan keriz? Türkler öyle bir millettir ki bu niyetmizi duydukları anda Berlin'e kamyonla adam yığar hepimizin ebesini zker. Bi daha böyle ortalık yerde konuşma, aramızda ajanlar olabilir der.

*Hitler yine bir gün evinin bahçesine çıkmış falçatayla yahudi yontuyormuş. O sırada onu gören yaveri "Führerim bütün yahudileri kesip doğradınız, bari 3-5 tane bıraksaydınız, bakkala permatik almaya gönderecek adam bile kalmadı" demiş. Hitler de alnına doğru sarkıttığı saçlarını gururlu bir Alman gibi savurarak "Bir gün gelecek, bana öldürmediğim her yahudi için ayrı ayrı küfredeceksiniz, ben de bu küfredenleri bulup hepsinin etini kemiğinden sıyırcam, suyundan da çorba yapıcam" demiş. Bunu duyan yaver hemen ordan topuklamış ve onu bir daha gören olmamış.

*Hitler bir gün Alman ırkçısı olmasına rağmen, bahçesinde yetiştirdiği domatesi öven emekli öğretmen edasıyla Türkler'i övmektedir. Bunu duyan yaveri saklandığı yerden çıkıp "Führerim acaba bu katliam, faşizm maşizm ayaklarını bırakıp komple Türkiye'ye mi sığınsak" der. Bunun üzerine führer yaklaşık 4 dk boyunca yaverinin gözlerinin içine bakar ve şu tarihi sözleri söyler: Siktirgitlanburdan!! Bunun üzerine de yaveri hemen ordan topuklar. Çünkü adamın şafağı 23 tür, plakalardan Dresden'e gelmiştir. Askerliğini yakmak istememiştir.

*Hitler bir gün topu tüfeği kucaklamış kâh Sovyetler'e kâh Polonya'ya saldırmakta imiş. Bu durum olayları takip eden Türk hükümetini çok gücendirmiş ve Hitler'i cepten ödemeli arayıp neden bize de saldırmıyorsunuz diye sormuş. O sırada yahudilerden yaptığı sabunla ellerini yıkamakta olan Hitler birden yaverine dönmüş ve "Türkler öyle bir millettir ki böyle bişeye kalkışırsak hepsini öldürmemiz gerekir ama şimdi ellerim sabunlu uğraşamıycam" demiş. Yaver de bunun üzerine "Führerim rica ederim beni bu işe karıştırmayın, benim Türk arkadaşlarım da var" demiş.

*Hitler bir gün Feysbuk'a girmiş, bilgisayar programcılarına yaptırdığı özel uygulamayı kullanarak profiline kimlerin baktığını kontrol ediyormuş. Birdenbire kendisini ziyaret eden bir çok Türk milliyetçisinin profilinde kendi fotoğrafını görünce hemen oracıkta kahrından ölmüş. Çünkü uygulama feysbuk onaylıymış ve %100 çalışıyormuş. Bunun üzerine 2. Dünya Savaşı'da durur mu? Hemen bir barış antlaşması imzalayarak kendi kendini feshetmiş ve böylece bir grup hıyar feysbuk kullanıcısının sayesinde yurtta sulh cihanda sulh olmuş.

28 Mayıs 2010

Ek İş Yapmadan Ayda 200 Lira Civarı Bir Para Kazanmak İster misiniz?

Güneş Sistemince ve bazı civar karadeliklerce tanınan meşhur ekonomistimiz Ord. Prof. Dr. Rüsum Tröst bu hafta size ek iş yapmadan ayda 300 TL para kazanmanın yolunu anlatacak. Kanalımızın isteyeni maaşa bağlayacağını düşünenler malesef yanılıyorlar, kendisi bu parayı harcamalarımızı kısmayı öğreterek kazandıracak. Öyle havadan para gelsin diye bekliyosanız çok beklersiniz. Bugün bakınız sağlam bir iddaa kuponu için bile insanlar saatlerce Finlandiya 2. ligini inceliyor, yeri geliyor bahis sitelerinde karşılıklı fikir teatisinde bulunuyor. Neyse lafı fazla uzatmadan Rüsum beye verelim.

Herkese merhabalar. Efendim ne demişler: "Ona vereceğin parayı boğazına ver". İşte geçmişten günümüze ışık tutan bu söz bugünkü anlatacaklarımın da temel felsefesini oluşturuyor. Gidiyosunuz abur cubura parayı yığıyorsunuz, gaza gelip bir sürü şey alıyosunuz, ondan sonra vay efendim neden cepte para kalmadı, neden kredi kartlarım ekside, ay başı ne zaman gelecek şu bu... Şimdi ben size yapacaklarınızı maddeler halinde sıralıycam, bunları uygulayın paranız cebinizde kalsın. Kısın, biriktirin, cüzdana can verin.

1- Canın cips mi çekti? 1 çikolata alana 1 bedava mıymış? Aaa ne güzel, hemen al, onları ye, göbeği büyüt, sonra spor salonuna yazıl eriticem diye. Sonra vay efendim bu para nasıl bitti. E biter tabi güzelim, biter tabi yiğidim. Hayır duası karşılığında mı veriyolar onları sana? Bırak o cipsi oraya, çikolatayı da yerine koy. Hayır efendim balık kraker de alma. Sen şu an açsın o yüzden canın çekiyo. Evde bi fasülye pilav ye hepsini unutacaksın bak.

2- Porsiyon köfte 10 TL, Ortaya salata 5 TL, Kutu Kola 3 TL, Şık bir restoranda yemek yemek paha biçilemez. En iyisi evde yemek yiyin siz. O neredeyse bedava.

3- İçme şu sigarayı ciğerlerine yazık. Günde 5 liradan ayda verdiğin paraya bak. Yok illa içicem diyosan yarım yarım iç. Yarım içemem diyosan kiloyla tütün al kendin sar iç. Yok onu da istemiyosan zıkkım iç, sonra bana gelmeyin hacım bana bi 50 lira bağlar mısın, ay başında veririm diye. Offf sinir yaptım şimdi durduk yere bak yaa. Ver şurdan bi sigara, sinirlerim yatışsın.

4- Dostum şimdi kendine gel ve elindeki ayakkabıyı yavaşça yere bırak. Ellerin havada dükkandan çık ve kalabalığa karış. Sakın bi alışveriş yapayım deme bizi zor kullanmaya mecbur bırakma. Şu ayakkabılıktaki üzeri tozlanmış ayakkabını silip parlatsan bu sene de götürür seni. Bunu sen de biliyorsun, neden böyle yapıyorsun?

5- Odadan çıkarken ışığı kapat, musluğu iyice sık, telefonu meşgul etme, ayakkabını bağlarını çözdükten sonra çıkar arkası yırtılmasın, o tişörtü öyle savurup bi kenara atma hemen eskimesin, domatesin kabuklarını kalın kalın soyma, o elmanın da hepsini ye. Bunların hepsi israf yav. Bizim vaktiyle internete bile karneyle girerdik, maillerimize bile zar zor bakardık.

Daha çok şeyler yazardım ama hepsini bi anda bitirip israf etmek istemiyorum. Bunları uygulayarak para artırabilen seyircilerimiz arasında yapılacak çekilişte 1 şanslı seyircimize benim tarafımdan ödül olarak 10 adet kavanoz kapağı verilecektir. Haydi bakalım eller çıksın cepten, tasarrufa yeltensin bünyeler. İyi günler, sağlıcakla kalın.

19 Mayıs 2010

Adab-ı Muaşeret Kuralları

Cemiyet hayatımızın önde gelen isimlerinden Muteber Namlıoğlu bu haftadan itibaren toplumsal hayatımızı düzenleyen adab-ı muaşeret kurallarından bahsederek adeta bir serseri gibi yaşayan avam halka çekidüzen verecek.

Efendim öncelikle hepinizi en içten dileklerimle selamlar bana bu zırvaları anlatma fırsatı verdiği için de trt2gibiadam ailesine teşekkür ederim. Hepimiz yemek yiyor, otobüse biniyor, barda hanımefendi kesiyor, misafirlikte gelen meyve tabağına halleniyoruz. Peki bütün bunları yaparken yazılı olmayan fakat bizim toplumsal saygınlığımızı belirleyen kurallara uyuyor muyuz? O ne lan dediğinizi duyar gibiyim. Dersiniz tabi, sizi görgüsüz, yarım terbiyeli cemiyet düşmanları. Hepsini öğreticem size.

Yemek Esnasında: Efendim adam eve geliyor saat olmuş 11. Belli ki dışarda arkadaşlarla takılmış. Ev ahalisi çoktan yemeğini yemiş, dizisini izliyorken bu salona dalıp yemek ne var diye soruyor. Önce iyi akşamlar demez iseniz sizi evde çok ayıplarlar. Bu saate kadar nerdeydin ulan it derler ve size mutfağa gidip zıkkım yemeniz konusunda telkinlerde bulunurlar. Bu yüzden önce kibar bir sesle "İyi akşamlar peder bey, iyi akşamlar valide hanım. Mesai çıkışında bir müddet arkadaşlarımla cafede hasbihal ettiğim içün biraz geciktim, mazeretimi kabul ediniz. Ancak dışarda uyduruk bi salataya dahi 10 lira vermek suretiyle kazık yemek istemediğimden çaya abanmış bulundum. Ol sebepten ötürü tabiri caizse hayvanlar gibi açım. Aceba yiyecek bir şeyler var mı?" demelisiniz. Bu kibar girizgâh aileniz tarafından anlayışla karşılanacak ve sizi aynı kibarlıkla mutfağa gidip bulduğunuzu yemeye davet edeceklerdir. Unutmayınız ki ufak detaylar kişiliğinize saygınlık katan elmas taneleridir.

Misafirlikte Meyve Yerken: Misafirliğe gidilmiş, yemek yenilmiş ve bir müddet sonra da tabaklar içerisinde meyveler gelmiş. Ama o da ne? Görgüsüz bir toplum canavarı daha diğer insanlar elmasını soymamışken 2 muzla bir avuç kayısıyı yutmuş bir yandan da gözlerini belertmiş üzümü kesiyor. Ev sahipleri şaşkın, bu saygısızın yerine kendileri utanıyor. Hiç mi meyve görmedin be münasebetsiz? Bak ellerim titremeye başladı sinirden ya. Efendim gelen meyveye öyle sirk maymunu gibi atlayacağınıza gidin damdan atlayın daha iyi. Hele bi de o eliniz önce tropikal meyvelere uzanmışsa sizi orda yarım saat rencide etseler yeridir. Meyve sıralamasında yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için öncelik elma, portakal gibi her eve girebilen meyvelere verilmelidir. Elma mutlak surette soyulmalı ve 4 eşit parçaya dilimlenmelidir. her dilimdeki çekirdek taneleri ayıklandıktan sonra dilimler 3 lokmada bitirilmelidir. Siz zaten bir elmayı bu şekilde yiyene kadar yarım saat geçeceği için diğerlerine pek vakit kalmayacaktır. Kalsa bile eğer bir muzu yemeye niyetlendiyseniz yarısını yiyiniz ve çok meyvenin midenize dokunduğunu söyleyiniz. Hiç merak etmeyin siz gittikten sonra o muz bir şekilde tüketilecek, ziyan olmayacaktır. Bildiğimiz gibi adab-ı muaşeret kuralları yalnızca yanımızda tanımadığımız kişiler varken geçerlidir. Yoksa isterseniz pilavı elle yiyin, isterseniz salonun ortasında oğlunuzla güreş tutun, sorun değil.

Bir sonraki programı olduğu gibi otobüs seyahati esnasında dikkat etmemiz gerekenlere ayıracağım. Haftaya kadar hareketlerinize dikkat edin, nazik, kentsoylu gibi insanlar olun. Hoşçakalın.

15 Mayıs 2010

Sabaha Doğru - Kültürlenelim Sanatlanalım

-Güzel Sanatları Güzelleştirme Derneği dün görkemli bir törenle kuruluşunun 4. yılını kutladı. Törende konuşan dernek başkanı ressam, müzisyen, astrolog, vantrolog, öykü yazarı ve 12 köy ağası Murtaza Cörtlek yaptığı konuşmada derneğinin geldiği başarılı noktaya vurgu yaptı. 4 yıl gibi kısa bir süre içerisinde bir çok güzelleştirme faaliyetinin altına imza attıklarını söyleyen Cörtlek yapılanları şöyle sıraladı:
-Geçen yıl güzel sanatlarda okuyan tüm uzun saçlı ve şekilli sakallı erkek öğrenciler için belediyeyle anlaşıp toplu berber festivali düzenleyip traş ettik. Hepsinin yüzü gözü açıldı adama benzediler, mis gibi oldular.
-Alternatif sanat kisvesi altında milletimizin kafasını karıştıran tüm akımlara karşı mücadele yürüttük, açtığımız davaları kazandık ve bunlara bi yasak getirdik. Bundan sonra en alternatif ressamımız Kenan Evren oldu, gerisini siz düşünün artık.
-Şenaylar Plastik firmasıyla sponsorluk anlaşması imzalatıp tüm plastik sanatla uğraşan öğrencilere maddi olanaklar sağladık. Bizzat ben 12 leğen alarak buna destek oldum.
-Halk oyunlarını güzel sanatlardan çıkardık. Yok öyle bütün öğretim yılı boyunca hoplaya zıplaya oynayıp sonra da ben okuyorum demek. Aynısını ben düğünlerde de yapıyorum, hani bana diploma? Evet oynamak güzel bişey ama buna müsade edemeyiz.
-İhtiyaç sahibi öğrencilere bölümlerine göre, 5 keman, 5 bağlama, 2 obua, 250 kilo alçı, 4 ton halis Afyon mermeri, 2500 tüp boya, 10 fotoğraf makinesi, 4 dikiş makinesi, 4 fön makinesi, 4 top ipek kumaş, 50 adet 6 ortalı harita metod defteri, 500 adet litrelik pastörize süt ve bol miktarda kalemtraş, silgi, elişi kağıdı yardımında bulunduk.

Konuşmasını alkışlar eşliğinde sonlandıran dernek başkanı cörtlek bu sene de aynı azim ve kararlılıkla çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti.

-Serdar Ortaç malesef bi albüm daha çıkardı. Böyle bir felaketi engellemek için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden İçişleri bakanı Beşir Atalay yaptığı açıklamada "Valla biz bakanlık olarak tüm imkanlarımızla bu elim olayı önlemeye çalıştık. Tüm valiliklere talimat yolladık, tüm plak şirketlerini böyle bir işe kalkışmamaları yönünde tehdit ettik ama bu adam yine bi yolunu bulmuş, Kıbrıs'a gidip orda çıkarmış albümünü. Yavru vatan olduğu için dışişleri bakanlığımız vasıtasıyla nota da vermedik. Zaten topu topu 7 nota var, onu da öyle sağa sola verirsek bize ne kalacak? diye konuştu. Ne yazık ki Serdar Ortaç 'ın albümünün yakında tüm radyoları, plajları, ve müzik yayını yapan TV kanallarını ele geçirmesi bekleniyor.

13 Mayıs 2010

Erim Erim Eriten Yaz Diyeti

Ne zamandır diyet yazmıyoruz diye diyet konusunu artık önemsemediğimizi sanan okuyucularımız malesef yanıldı. Alın size tam da mevsimine uygun, cereyan yapan, şort giyen, kliması 18 dereceye ayarlanmış püfür püfür yaz diyeti:

Sabah:
-19 gr haşlanmış flamingo bifteği
-1 kibrit çöpü peynir
-73 ml sirke
-1 bardak deo parfümlü alo

Öğlen:
-koca_bir_tabak_yogurtlu_mantı.jpeg (nıahahaha resme bakın ağzınız sulansın)
-50 gram kokain (kullananlar zayıflıyo valla, ben bilmem)
-2 dilim kepek ekmeği
-1 kibrit çöpü (barutunu ayıklayın, gaz yapar)

Akşam:
-4 mikrogram potasyum permanganat
-1 kolonyalı mendil
-1/2 kayısı
-kuzu çevirme.mpeg (hıahahaahaa, başa al bi daha izle)

Sinirden hemen yarım kilo verdiğinizi görür gibiyim. Ben uyguladım şu an ulaşımımı rüzgarda savrularak sağlıyorum, o derece. Siz de uygulayın, beraber savrulalım. Haydi esen kalın.

05 Mayıs 2010

Sıcaklar Geliyor Napalım?

Kanalımızın aklında geldikçe bişeyler karalayan sözleşmeli personeli Resul Palandiz bu hafta aniden sıcakların gelmesi üzerine siz değerli izleyenleri yaza hazırlayacak tarihsel içerikli bir yazı kaleme aldı.Bakın bakalım biz halk olarak neler yapıyomuşuz yazları:

*Bu yaz da çok sıcak geçecek hacı. Öyle kış çok soğuktu, bahar uzun sürdü, acaba yaz bu sene serin geçer mi diye boş yere heveslenmeyin. Malesef bu sene de yine otobüslerde ter ensenizden sırtınıza ordan da çatala inecek, klima ancak kendini soğutacak, rüzgar falan esmeyecek. Bu iş 1960 larda da böleydi. O zamanlar hiç unutmam Adanada'yım, saat olmuş gecenin ikisi... Sıcak uyutmuyor arkadaş, düşün ki balkonda donla yatıyorum. Derken 27 mayıs darbesi patlak verdi, sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Balkonun demirlerinden kafayı uzattım, döndüm askere, ben dedim şu an hem evde gibiyim, hem de sokakta gibiyim, napayım dedim. Gir ulan içeri eşşek herif dedi. Ben tabi aynen içeri kaçtım. Hey gidi günler hey...

*Karpuzlara geçen sene maliyeti ucuza gelsin diye kabak geni aşılamışlardı. Tipe bakarsan karpuz ama tadı bildiğin naylon. Oysa eski karpuzlar öyle miydi? Mutfakta ikiye yarılan karpuzun kokusu ta salona gelirdi. Burdan karpuz üreticileri kooperatifine sesleniyorum; eğer bu sene de böyle bişey yaparsanız tarlalarınıza tankla dalarım. Bi karpuz keyfimiz var zaten, bozmayın adamın kafasını.

*Bi yandan bakınca da iyi lan aslında sıcak hava. Soğuk suyla banyo yapıyosun, hemen dışarı çıkıyosun, hasta falan da olmuyosun. Hele bi de akşama bal gibi karpuzla üzüm yersen senden güzeli yok. Ayrıca şeftali vaar, kayısı vaaar, kiraz vaar... İşte bi de diziler tatile girmese nefis olacak. Mecburen akşamları hanımla Sır Kapısı'na falan bakıyoruz adamın huzuru kaçıyo.

*Erkek okuyucularımızın abi dekoltelerden, kısa kollulardan, mini eteklerden de bahset dediğini duyar gibiyim. Hepimizin anası bacısı var ulan, atmıyim kafanıza vantilatörü.

*Erkeklerin askerlik anısı neyse, kadınların da yaz tatili anıları odur. Bildiğimiz gibi 1 hafta yapılan tatil yaklaşık 2 sene boyunca anlatılır. Emekli olunca yerleşilecek yerler belirlenir, yenen balığın tadı unutulamaz, gidilen barda ilgi odağı olunur, deniz kenarında 250 fotoğraf çektirilir falan... Hepiniz her akşam dondurma yalıyosunuz, sadece bi gün de bara gidip bi biraya 20 lira veriyosunuz, sonra da efenim şöyle oldu böyle oldu. Yemeyin artık bizi arkadaşım, sene olmuş 2010, yutmuyoruz.

*Bazen düşünürüm acaba yeryüzünden sinekler ve sivrisinekler silinse insanlık ne kaybeder? Tarihimiz malesef bu iki hayvan yüzünden psikolojisi bozulmuş insanlarla doludur. Sultan 3. Mücbir'in bir sohbet esnasında sivrisineklere sinirlenip 50 sinin birden boynunu vurdurduğu rivayet olunur. Yine aynı şekilde İngiltere Kralı baştan ikinci Vilyım da çocukken sinekleri etipuf ambalajına hapsedip işkence çektirirmiş. Rahmetli dedem de hiç sevmezdi sinekleri ama öyle kaydadeğer bi tepki vermedi malesef.

*Klimayı en düşük 18 dereceye indirebiliyom yav, oğlum bunun -20 ye ayarlananından yokmu? Bak daha bu sıcaklar hiç bişey, çöl sıcakları geliyomuş. O zaman İsmail Türüt gibi terliycez, yazık olcak hepimize.

*Benden bu kadar ben uyarımı yaptım. Siz yine de altınıza atlet giyin, teri çeker. Hadi görüşürüz.

27 Nisan 2010

Rek-lam-laaaar

-Şimşiroğlu Tekel Bayii'nden öğrencilere dev hizmet. Öğrenci evinde çeşitli şekillerde dizilip paylaşım sitelerine fotoğraf ekleyerek dikkat çekmek için kullanılacak boş bira şişesi ve karton sigara paketi satışlarımız başlamıştır. 100 boş efes şişesi 30 lira, 200 sigara paketi 20 lira olup fiyatlarımız gayet uygundur. Ayrıca evdeki boş şişe ve sigara kutularınız alınır. Şimşiroğlu Tekel Bayi Basmane'de Oteller Sokağı'nın oralarda bi yerde. Şimşiroğluuu, kime sorsanız gösterir!!!

-Dün gece barda bi kadınla gözgöze mi geldiniz? Kendisinden sinyal aldığınızı mı sandınız? Lan yoksa öylesine mi baktı acaba diye düşündünüz? Gidip de konuşacak cesaret mi bulamadınız? Ajansımızın deneyimli personelleri sırf siz ertesi gün "Oğlum dün barda hatunun biriyle acayip kesiştik haa, cepte para olsa gidip konuşcaktım" diye palavra sıkmamanız için gidip o hatunla sizin adınıza konuşuyor ve gerçekleri öğreniyor. Türker Ajans bu işi üstelik tamamen hayrına yapıyor. Telefonla sipariş alınır, telefonlarımız 433 34 64-65-66-67-68-69 (Çok talep var anca yetişiyoz)

-Düş Bahçesi Kültür Sanat Atölyesi, maymun iştahlılar için 2 haftalık ebru, resim, keman, salsa ve alçı heykel kursları açıyor. Gaza gelip de sanki yıllarca uğraşacakmış gibi malzemeye şuna buna o kadar para vermeyin. 2 hafta buralarda takılın hevesinizi alın sonra da naparsanız yapın. Devam edecek olan zaten alır yürür. Fiyatlarımız tüm kurslar için 2 haftalık 50 liradır. Düş Bahçesi Kültür Sanat Atölyesi'yle düşlerinizi avutun.

-Bize sormadan kitap almayın, adamın kafasını bozmayın. Ustura kitapevinde kampanyalar bitmiyor. 2 kilo kitap alana 10 yumurta bedava. Ayrıca tek seferde 50 liralık alışveriş yapanlar arasında yapılacak çekilişte 3 ballı müşterimize çeyrek altın veriyoruz. Bu sizler için yapılan son çağrıdır. Aldınız aldınız, almadınız memleketten akrabaları çağırıyorum, feci dayak var. Dükkanın yerini biliyosunuz, hadi selametle.

13 Nisan 2010

Biraz da Yiyelim

İlk programıyla gurmeler arasında infial yaratan ve 16 sıra birden yükselerek listenin bir numarasına oturan kanalımızın kadrolu, sigortalı, 3 ayda bir maaş ikramiyeli gurmesi Satılmış Taşdöğen bu hafta sizlere gece yatmadan yemek yemenin inceliklerini anlatacak. Buyrun sayın Taşdöğen mikrofon sizde.

Sağol yiğenim. Nassınız bakayım sayın seyirciler? Karnınız tok mu yoksa şöyle hafiften bi açlık mı var? Eğer aç gibiyseniz hemen yemeyin, 2 saat daha dayanın, o zaman yenen yemek daha bi iştahlı olur. Neyse efendim ben bu hafta gece yatarken yenen yemeklerden bir seçme sunacam.

Gece yatarken yenen yemek, yemeklerin en tatlısı en iştahlısıdır. Öyle kahvaltı gibi uyku mahmurluğuyle gitmez, öğle yemeği gibi tostla geçiştirilmez, akşam yemeği gibi tören havasında geçmez. Gece acıkması hiç beklenmeyen bir dostun gelmesi gibi gelir. Böyle ellerinde torbalar. Torbanın biri bira dolu, ötekinde atıştırmalık bişeyler. Oğlum der hazırda bişey varsa ısıt yiyelim sonra da hayvanlar gibi içelim dercesine sızar bünyeye. Reddetme imkanı yoktur, çaresiz buzdolabına gidilir. İşte böyle bir duruma evde yakalandıysanız yapılacak ilk şey akşamdan kalan yemeği ısıtmadan hemen bitirmektir. Hele de tencerenin dibinde biraz yaprak sarması kalmışsa onu hemen oracıkta soğuk olarak tüketiniz. Sarmanın içi bünyeye şifa veren çeşit çeşit gıdayla doludur. Kan yapar, vücuda kuvvet verir, fikri parlatır, hislere cila atar. E peki doyduk mu? Tabi ki hayır, çünkü sarmayı ekmeksiz yedik. Bildiğiniz gibi ortalama bir Türk insanı ekmek yemediği sürece iki varil pilav da yese doyması mümkün değildir. O yüzden hemen ekmek kovasından biraz ekmek alıyoruz ve içine peynir, zeytin, domat ne bulursak dolduruyoruz. Bu tür kahvaltılık şeyler gece vakti mideye çok cazip gelir. Mide o sırada sevinçten ne yapacağını bilemez bir halde sağa sola asit salgılamaya başlar, bunu gören yan organlar da coşkuya katılır ve görkemli bir birlik havası doğar. Bünyenin kızamık işgalinden kurtuluşunun 21. yıl dönümü törenlerle kutlanır. Onu da yedik bittiii ama hala bi eksik var di mi? Evet bildiniz tatlı yemedik. Bak orda ekmekten ufak bi parça kalmış, yatır arasına helvayı, indir üç ısırıkta. Şimdi söyleyin bakalım; var mı lan şimdi senden benden güzeli? Tabi ki de yok. Üstüne de bi bardak suyu içtik. Sonra hop yatağa. Gece tabi ki biraz aksiyonlu geçecek. Karabasan falan çökebilir aldırmayın, uyanınca hepsi geçiyor. Yani şimdi kabus görmeyecez diye yatağa aç mı gircez? Aç adamın uykusu gelmez be. Lütfen kendimizi kandırmayalım, bi insan acıkmışsa acıkmıştır. Diyet falan bunların alayı dış mihrakların oyunudur.

Bi programın daha sonuna geldik. Ben iştah açan kardeşiniz Satılmış Taşdöğen hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Yediğiniz yarasın, löp löp et olsun, afiyet olsun.

02 Nisan 2010

Cinsel Sağlık Saati

Kanalımızın halk tarafından benimsenmiş, cinsel sağlık alanının önde giden, bayrak taşıyan, marş söyleyip slogan atan önemli şahsiyeti Prof. Dr. Gürbüz Şakir ORGAN sizlerin cinsel problemlerinizi dinleyip, çözüme ulaştırmaya devam ediyor. Kendisinin mücadelesi ülke çapında sevişmemiş tek kişi kalmayıncaya dek sürecek. Sendeyiz profesör.

Nassınız bakalım sevişgenler?
Ulu seksler oldu mi
Banyolar yapıldu mi
Bornozlar giyuldu mi
İmdi çarşaf irtulur

Programıma bir şiirle başlayıp romantik bir hava yaratayım istedim. Eğer bir çiftin bile sevişmesine katkım olursa ne mutlu bana. Şimdi mektuplara geçelim:

İlk mektubumuz Rize'den. Uzun uzun kamışlar rumuzlu okurumuz şöyle diyor: "Hocam merhaba. Ben 32 yaşına gelmiş olmasına rağmen hayatında bir kere bile erotik olaylara girmemiş bekar bir erkeğim. Gül gibi ömrüm bir seks yapamadan, bir yuvarlak hat yarıçapı ölçemeden geçip gidiyor. Bir keresinde geneleve gittim, "vizite kaça bacım?" dedim, "sen bacınla mı cima ediyon lan it" cevabı üzerine oradan da kaçtım ve bi daha gidemedim. Eğer bir süre daha sevişemezsem sanırım kadın cinsinin neye benzediğini tamamen unutacağım. Bu işler nasıl oluyo hocam, bana bi çare.

Sevgili okurum. Sen bu yaşına kadar bir kadına bulaşmadıysan bir sürü birikmiş paran vardır. Şimdi sen yanına biraz para al İstanbul'a gel. Beyoğlunda Filiz Oteli'ni bul, resepsiyona benim adımı verip 300 lira para bırak. Görevlinin sana verdiği odaya çık içerdeki kadınla naparsan yap. Kadını konuşmaya zorlama, pek Türkçe bilmiyor. Ha ama Rusçan varsa istediğin kadar konuş tabi. Çıkarken bi 300 lira da ona bırak. Bana hayır dualarını yolla, memleketine geri dön. Bu kıyağımı da sakın ha unutma.

Bu hafta 2 mektup alıyorum, çünkü son bölümde hepinize ödev vercem. 2. mektubumuz ise Sinop'tan gelmiş. Bakalım
akşam simidi gibi yanıyorum rumuzlu okurumuz ne demiş? Hocam ben normalde gayet efendi bir hanım olmama rağmen, ne zaman üniformalı bi erkek görsem kendimden geçiyorum. Üniforma giymiş erkeklere karşı büyük bir zaafım var. Şu ana kadar 5 subay, 4 astsubay, 2 uzman çavuş, 18 er ve erbaşın yanı sıra, hatırı sayılır miktarda polis, zabıta ve güvenlik görevlisiyle beraber oldum. Bu zaafım etrafta da bilindiği için mesleği ne olursa olsun bir çok erkek bi yerden bi üniforma denkleştirip kapımın önüne dikiliyor. Geçen biri abartıp mareşal ünformasıyla geldi. Herifi kovaladım gitti ama aklım da yine üniformada kaldı. Hocam napcaz böyle? Televizyonda 30 Ağustos kutlamaları çıkıyor ben evde üçlü koltukla boğuşuyorum. Kurtarın beni bu dertten.

Sayın okurum askerliğini asteğmen olarak yapmış biri olarak bu konuyu seninle karşılıklı konuşmak isterim. O günlerin hatrına hala bir takım üniformam dolabımda asılıdır. Seninle seviyeli bir görüşme yaptıktan sonra İstanbul'a 1 mayıs tarihli bir uçak bileti alacağız. (Bileti ben temin ederim 300-400 lira bişey zaten) Sen kutlamalara katılacaksın, gaz bombasını, copu yiyince ne üniforma sevdası kalacak ne de başka bişey. Evin yansa itfaiye çağırmayacaksın o derece. Sonra bana çok teşekkür edeceksin. Şimdiden hayırlı olsun, ben yeşilleri çektim bekliyorum.

Gelelim bu haftanın ödevine. Gelecek programa kadar herkes bir partner bulup sevişecek ve neler hissettiğini anlatan bir kompozisyon yazacak. Ayrıca, seksapel, libido, histerik kelimelerini de cümle içinde kullanacaksınız. Partner bulamayan erkekler Filiz Otel'ine gitsin, partner bulamayan kadınlar bana gelsin. Haftaya ödevleri kontrol edicem ona göre. Erotizmden yoksun bir milletin haline acırım. Hadi öptüm bye.

23 Mart 2010

Şimdi Haberleri Veriyoruz

-Geçen hafta Beyoğlu'nda yapılan uyuşturucu operasyonunda ceketinin iç cebinde kokainle yakalanarak gündemi sarsan rock müziğin asi ismi Cenk Yıldırım'ın "Rocker adam uyuşturucu kullanır, serserilik yapar" klişesinden faydalanıp albüm satışlarını artırmak için, uyuşturucu kullanmadığı halde bizzat kendi kendini ihbar ettiği ortaya çıktı. Normalde sigarayı bile içine çekmediği, hemen dumanı üflediği ve gerçek adının da Cabbar Çayırbaşı olduğu anlaşılan ünlü isim cümlealeme rezil oldu. Bütün popülaritesinin bir anda yerle bir olduğunu ve artık rock müzikten ekmek yiyemeyeceğini anladığını söyleyen Cabbar Çayırbaşı, Tatlıses TV'den gelen sunuculuk teklifini kabul etmek zorunda kaldığını gözyaşları içinde kamuoyuna açıkladı.

-Messi'nin son 3 maçta 8 gol atmasının ardından rakip defans oyuncusu tarafından "Belki de insan değil" sözleriyle övülmesine milli futbolcu İbrahim Üzülmez'den sert tepki geldi: Ben de insan değilim! 2-3 gol attı diye 23 yaşındaki bir veletin hemen göklere çıkarılmaması gerektiğini ifade eden Üzülmez "Şu bi gerçek ki ondan daha hızlı koşuyorum, daha hızlı adam tartaklıyorum, sakallarım daha çabuk uzuyor ve en önemlisi ondan yaşça büyüğüm. Spor medyasının yaşa hürmet etmesi gereken yerde el kadar bebeyi övmesine anlam veremiyorum. Benim kafamı bozmasınlar yoksa orta yaparım." dedi.

-Bundan bir kaç yıl önce görkemli bir törenle basına tanıtılan ve büyük ilgi toplayan ancak o günden beri kendisinden haber alınamayan Erke Dönergeci nihayet tekrar kendini gösterdi. Bu sefer ufak bir basın toplantısıyla tekrar kamuoyuna gösterilen Erke Dönergeci'nin aslında aldığı enerjiden daha fazlasını üretemediğini, bu konuda çok büyük eşşeklik yaptıklarını, işe yeni alınan asistanın formülü yazarken virgülü bi basamak yana kaydırdığı ve bu yüzden yoktan enerji üretiyomuş gibi bir sonuç elde ettiklerini ve onca fizik kanununa rağmen bunu utanmadan açıkladıklarını ifade eden firma genel müdürü, ortalarda görünmedikleri süre içinde bu aletin başka ne işe yarayabileceğini araştırdıklarını söyledi. Uzun çalışmalar sonucunda modifiye edilen ve çok güzel mantı kapattığı öğrenilen alet "Mantı Dönergeci" olarak piyasaya sürülecek.

22 Mart 2010

Anketi Kaldırıyoruz

trt2gibiadam yönetim kurulunun oybirliği ile aldığı karar sonucu "Hacı zahmet olmazsa bi 10 kaat iteler misin bana?" konulu anketi kaldırıldı. Yönetim kurulu adına konuşan bizzat kendim, yaptığım açıklamada şöyle dedim: "Millete bi soru sorduk 10 lira verir misin diye, yarısından fazlası "bi sor bakalım 10 liram var mı?" şıkkını işaretlemiş. Oğlum bu kadar mı yokluk çekiyosunuz lan? Hani olur da vermek istemezsiniz tamam da, resmen yarımızın cebinde maksimum 9 lira civarı bi para var. Eğri oturup doğru konuşalım, bu parayla bi bok yapılmaz. Ulaşımı otostopla, beslenmeyi haşlanmış patatesle, barınmayı çekyatla yapsanız bile olmaz. Bu paraya ancak sebze halinin duvarının dibinde şarapçı olunur, bilemedin öğrenim kredisi yatmamış, evden de para gelmemiş üniversite öğrencisi olunur. Eğer bakın durumunuz bu kadar kötüyse bende biraz para var, size 5-10 lira koltuk çıkarım*. Ama bende de çok yok tabi. Kanalı reklam gelirleriyle ayakta tutuyoruz, devletten para gelmiyor. Ay sonu yine kdv yatacak, millet hep veresiye yazdırıyor... Neyse konu dağıldı, ben daha fazla sizi üzmek istemiyorum ve başka anket koyuyorum. Canınızı sıkmayın, para insanın elinin kiridir. Bugün mesela bakın bi Rahmi Koç bile zengin falan ama ağız tadıyla yumurtalı çökelek yiyemiyor. Herkes bugünlerinin kıymetini bilsin, haline şükretsin, öyle anarşik olaylara karışmasın.

*Koltuk çıkmak: Argoda maddi anlamda destekte bulunmak, kişiyi parayla ihya etmek, ihtiyacını gidermek.

15 Mart 2010

Şiir Saati

Çıkarmış olduğu şiir kitabıyla ancak eş dost arasında heyecan yaratabilen ve bu yüzden kitabı -12 satan (7 adet satış, 19 adet eşe dosta hediye) deneysel şair Sedat Dumanaltı, imgenin, soyutun, kelime oyununun bokunu çıkardığı şiirilerinden birini bizlerle paylaşmak istedi biz de kıramadık adamı. Çok yufka yürekliyiz lan, böyle kanal idare edilmez ama napalım işte.

Ergen Battaniye

Sen salı pazarında bir tutam yeşil soğan
Ben ise seçkin kitapçılardaki Bulvar gazetesiydim
Kırlangıçlar göçüyor aristo dağının muhtarlığına
Kasaplar neden optimist neden jandarma pilav yapmaz
Akıllı beni bulmaz deli dibimden ayrılmaz

Aşkımız hiç gelmeyecek bir otobüsü beklemek gibi
Galiba sen yeşil soğanda takıldın kaldın
Ben ise can atıyorum içinde kaotik geçen dize yazayım diye
Akhilleus'un yorgun savaşçısı Kalimedes buradaydı az önce
Bazen kavurma alıyorum yavruma apansız
Robdöşambır, merdane, ingiliz anahtarı, hayalet orman
Birden laz uşağı oluyor elimdeki yeşil soğan
Horon tepiyoruz alt kata doğru, sıvaları döküyoruz kaygısız

Beni terk edecekmişsin, ayağının altını öpeyim etme
En azından amcaoğlumla beraber ol, yabancıya gitme
Bi yeşil soğan dedik diye yaptığın bu tavırlar
Gün gelir olmadık bi yerini coverlar
Bu dizeye bi mitolojik kahraman bi de yitik lafı gelecek
Paramparça gündüzleri tarumar oluşlarım
Sarı karpuzlar görüyorum Üsküdar ufuklarında
Artık hangi Mozart'a öykünsem faydasız
Bu şiirimi anlamayan
Ya ibnedir ya umarsız

09 Mart 2010

Sokağın Nabzı

Sırf halkla daha bi bütün olalım, güncel olaylar hakkındaki fikirlerini alalım, acaba zerre kitap okumadan, ana haber bülteni, yerli dizi ve gerzek yarışma programı izleyerek ne kadar bilgi sahibi olunabilir öğrenelim diye tuttuk ekip olarak sokağa çıktık ve vatandaşa sorduk: Nolacak bu opera ve balenin hali?

Hayriye Tomruk (Ev Hanımı - 56): Nolacağı var mı kardeşim, bu ikisi ben bildim bileli nişanlılar. Nişanlılık bu kadar uzatılır mı hiç? Bana kalırsa o opera denen deyyus oyalıyo kızı. Yok efendim Figaro'nun bi düğünü kaç paraya patlıyomuş da, yok böyle bi dünyaya etkinlik getirmek istemiyomuş da... O herif artık bıraksın bu işleri, bak gül gibi mesleği var, iyi kötü müşterisi var. Yavrucuğum bale evde oturmaktan kartlaştı, bacağını açamaz oldu. Artık evlensinler, çoluk çocuğa karışsınlar, güzel güzel evde oturup televizyon izlesinler.

Cabir Çuhadar (Serbest - 44): Operacılardan rahmetli Pavorotti'yi iyi tanırdım. Çok güzel, içli bi sesi vardı. Ses aralığı 3 Oktay diye duymuştum. Ortalama bi Oktay'ın boyuna 1.75 desek, demek ki herifte 5 metreyi geçkin ses varmış. E bu adamın bel çevresi de nerden baksan 2,5 metre var. Şimdi bu herife ne kefen bezi gitmiştir var sen hesapla. O öldüğünden beri kederimden opera falan dinleyemez oldum, eve de yasakladım. Baleye ise en başından beri ısınamadım. Öyle 35-40 kiloluk kızları havaya atıp tutmak maharet değil. Ben inşaatta 50 kiloluk çimento torbasıyla yazı-tura atıyorum, aldığım gündelik otuz lira. Biraz hadlerini bilsinler.

Abdürrezzak Mürteci (Şıh - 61): Bale zinhar günahtır, yapan da izleyen de cehennemliktir. Ben geçen kaza eseri Canal+ da denk geldim. Böyle fidan gibi kızlara el bezi kadar eteği giydirmişler, alt takım hepten ortada. Bi beriki herifin kucağına gidiyor, bi ötekinin kollarına atlıyor. Böyle memeler falan hep bıngıl bıngıl. Kız körpecik, etek boyu sonsuzda sıfıra yakınsıyor, vücut desen o biçim. Neden bunlardan bana denk gelmiyor, bu kızlarla kim cima ediyor? Hepsi günah, hepsi zındık, hepsi sıfır beden, gram yağ yok arkadaş. Balerin sevmek günahsa, Allah günahlarımı affetsin.

08 Mart 2010

trt2gibiadam Kadınlar Günü Etkinlikleri

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Sanki başka gezegenlerde de kadın varmış gibi... Neyse... Şimdi bunun hikayesi nereden geliyor? Seneler evvel 10 kişilik bir kadın grubu bir araya gelir ve her ay birimizde buluşup ona 50'şer dolar verelim ve bir yandan da bolca kısır, börek yiyip, 3 semaver çay içelim derler. Bu öneri kabul görür ve gün geçtikçe yaygınlaşır. Yan apartmana ordan diğer mahallelere, belde ve bucaklara sıçrar falan. Sonra da bu karışıklığı engellemek için 8 Mart günü belirlenir ve tüm kadınlar o gün bir araya gelmeye başlar. Bu yüzden her 8 Martta dünya bulgur rezevrlerinde %12, çay rezervlerinde ise %9'luk bir azalma gözlemlenir. İşte bu güne kadınlar günü adı verilmiştir. İlk toplanan 10 kişilik kadın grubu ise başka bir olaydan ötürü araya husumet girdiği için bir daha görüşmemişlerdir.

Kadınlar her özel günlerde olduğu gibi (14 şubat, doğum günü, 30 Ağustos Zafer Bayramı vs.) bu günde de çok hassas olurlar. Bu yüzden biz kanal olarak bir dizi devrim niteliğinde uygulamaya imza attık ve bugüne mahsus olmak üzere uygulayacağız. İşte o uygulamalar:

*Bugün erkekler kadınlara trip atmayacak, laf söylemeyecek. "Beni yanlış anlama ben medeni bi erkeğim ama bak hava çok soğuk git daha kapalı bişeyler giy" demeyecek.

*Sevgiliyle yürünürken başka kadınlara çaktırmadan dahi olsa bakılmayacak. Eğer ki kadın kişisi bir bakış yakalarsa gözüm dalmış denmeyecek. Efendi gibi "Özür dilerim hayatım hatun birden ilgimi çekti, bakmış bulundum, bi daha olmaz" denecek. Bu laf üzerine sevgiliniz ya da eşinizin söyleyeceği he laf sineye çekilecek ve karşılık verilmeyecek.

*Bugün ne kadar ayakkabıcı, çantacı vs. dolaşılırla dolaşılsın en ufak bir sıkılma belirtisi gösterilmeyecek. Aksine "aşkım bu sana çok yakıştı, şimdi bu rengin aynısından bi tane de elbise almamız gerek" gibi teşvik edici laflar söylenecek.

*Peki analarımızı unutacak mıyız? Hayır! Bugün herkes anasının elini öpüp, kadınlar gününü kutlayacak ve hayır duası alacak. Alınan hayır duasının bir kısmı kız arkadaşa/eşe hibe edilecek.

*Hatun kişi akşam yemeğe götürülecek ve "sen benim hayatımda olmasaydın şu an en iyi ihtimalle kahvede okeye dönüyo olacaktım, resmen derleyip toparladın, insana benzettin beni" denecek.

*Akşamki Galatasaray maçının bahsi dahi yapılmayacak, özet görüntüleri ancak ertesi gün izlenecek. Ha sevgiliniz futbola meraklıysa bilemem, öyle bi durum varsa paraya kıyılıp deplasmana maç izlemeye bile gidilebilir. Duruma göre yani, sızlanmak yok.

*Üste başa dikkat edilecek, çamurlu ayakkabı, yakası bağrı açık gömlek, bi haftalık pantolon, 3 günlük sakal olmayacak. Berbere gidilip enseler toplatılacak, kravat takılacak ve kokular sürünülecek. Ağızdan tek bir argo laf çıkmayacak. Bir duruma kızılırsa "hayamanağoyum" yerine "hay aksi", bir kişiye kızılırsa da "şerefsizinçocuğubezevenk" yerine en fazla "münasebetsiz" denilecek.

Tüm erkekleri duyarlı olup bu saydıklarımızı yapmaya çağırıyorum. İki dakka efendi olun, canımı yiyin.

Ciddi not: Bugün dünya Kadınlar Günü Değil, Emekçi Kadınlar Günüdür. Bu günü 14 Şubat'la karıştıran her kim olursa olsun, dünyada rahat yüzü görmesin. Hadi iyi günler.

03 Mart 2010

Ustura Kitap Evi'yle Son Çıkan Kitaplara Bakış

Edebiyat dünyasının allahına kadar delikanlı ismi Ustura Kitap Evi yeni çıkan kitapları sizin için irdeledi. Sözü fazla uzatmadan dükkan sahibi Sertaç Derbeder'e bırakıyoruz.

Selamınaleyküm. Ne demiştik? Kitap insanın en has kankasıdır, kankaya ihanet edeni affetmeyiz. Daha raflarda satılmamış bürsürü kitap duruyo ama millet hala çatır çatır kitap yazıyo. Siz de evde mal mal evlilik programı izleyip durun. Adam yazmış oğlum yazmış. Tuğla gibi kitap dolu dükkan, kim okuyacak bunları? Mal kokmaz çürümez dedik, bütün parayı buraya bağladık. Adamı kitap işine girdiğine pişman etmeyin ulan. Yeni çıkan kitapları ben sizin için okudum irdeledim. Hele bu yeni gelen mallar bi bitmesin bak ben napıyorum sizi.

-İlk kitabımız bi kişisel gelişim kitabı. 40 Adımda Vardiya Amiri Olmanın Yolu. Bunu yazan herif daha önceden CEO olmanın yollarını anlatmıştı ama tutmamış demek ki, bu sefer hedefini düşürmüş. Gerçi ben daha kişisel gelişim kitabı okuyup da kendini geliştirmiş bi insan evladına rastlamadım ama iyi satıyo bunlar. Fiyatı ucuz, pazarlıksız 10 lira. Zaten 150 sayfa bişey 2 güne bitirirsiniz kitabı. Sonra da 3 ay boyunca şöyle kitap okudum, en son şunu bitirdim diye anlatırsınız millete. Ha? Noldu? Yalan mı oğlum? Bu iş askerlik gibidir. Askerliği de 15 ay yapar 150 sene anlatırsınız mesela. Darılmaca gücenemece yok.

-İkinci kitabımızı Karl Marx diye bi herif yazmış, adı da Das Kapital. Aslında kitap çıkalı baya olmuş ama bizim dükkana daha yeni geldi. Geçen bi oturdum okuyayım dedim, kafam resmen hipodrom gibi oldu şerefsizim, sanki beynimde atlar koşturuyo. 4 günde anca önsözünün yarısına gelebildim lan. Oğlum niye anlaşılır yazmıyosunuz şunları ya? Bak sonra millet gelip alışveriş yapmıyo. Utanmaz herif yazdıkça yazmış, 1000 sayfa kitap mı olur vicdansız? Bu kitap da sizin gül hatrınız için 40 lira olur. Zaten bize de bişey kalmıyo ki birader, işte anca bi sarmalık ot parası falan.

-Son kitabımız ise Öğretmen Rasim Kaygusuz'un kaleminden Cin Ali'nin Topacı. İşte kitap dediğin böyle olur arkadaş. Yazıları büyük, resimli, anlaşılır ve gayet de ince. Yazarın üslubu son derece efendi ve makul. Bu Ali'nin bi dayısı var. Bi gün işte bu velete bi topaç alıyo ve olaylar gelişiyo. Heyecanı kaçmasın diye sonunu anlatmıyorum. Ben 3 günde sular seller gibi okuyup bitirdim. Sizin de seveceğinizden eminim, sevmezseniz vefasızsınız, şerefsizsiniz. Akşam pazarı 5 liradan gidiyo bu kelepir kitap. Yanında ayracı da bizden üstelik.

Bu hafta bu kadar değerli yiğitlerim ve hanım bacılarım. Ayın 10'unda kiranın yatması lazım daha kasada para yok. Eğer o gün kirayı ödeyemezsem memleketten 3 kamyon akraba yığarım, bütün şehre salarım, hepinizi ensenizden tutar getiririm dükkana. Bak benim tersime gelmeyin sakın, gençliğinize yazık olur. Yarım döner ayrana 5 lira verip karnınızı doyuruyosunuz ama ya entelektüel birikim nolacak? Ahırdaki sığır da biliyo karnını doyurmasını, nedir sizin ondan farkınız? Biraz adam olun. Dükkan sabaha kadar açık, cama bi tıklatın kalkar gelirim. Hadi eyvallah.

26 Şubat 2010

Rek-lam-laaaar

-Pantolon lazım mı abi? Eğer evet diyorsanız yerimiz aha şu ara sokağın sonunda sağda. Yan büfeden Kamil abiyi sesleyin hemen gelir. İşporta Collection'da 10 liraya, her beden ve renkte kot pantolon bulunur. Bulamazsak bi de depoya bakarız orda kesin vardir. İşporta Collection, İşporta Collection... Güveninizin eseri.

-Kitap insanın en has kankasıdır. Kankaya ihanet edeni affetmeyiz. Ustura Kitapevinde büyük kampanya. Kiloyla kitap satışlarımız başlamıştır. Her gün 1 paket sigaraya 5 lira vermeyi biliyosunuz anasını satayım. Gelip alacaksınız lan bunları. Adamın kafasını bozmayın. Ustura Kitapevi, delikanlılığın kitabı asıl burda yazılıyor.

-Plastik sanatlara gönül vermiş bir güzel sanatlar öğrencisi misiniz? Derste kullanacağınız alet edevat pahalı mı geliyor? Lan keşke işletme mi okusaydım diyorsunuz? Sakın üzülmeyin, öğrenci dostu firma Şenaylar Plastik yanınızda. Her nevi plastik leğen, kova, mandal, saklama kabı, bardak bulunur. Fyatlarımız gayet uygundur ama belki konuyu yanlış anlamış olabiliriz. Siz yine de bi gelin, ayağınız alışsın. Şenaylar plastik Bornova Atatürk Mahallesi'nde, meydandaki lisenin yanından girince 1. değil, 2. değil 3. sokakta. Şenaylar Plastik.

-Kültür-Sanat severlerin yeni adresi İmge Cafe açıldı. Duvarlarda kızılderili resimleri ve ilginç tablolarıyla, masalarda adı sanı duyulmamış edebiyat dergilerinin 4 yıl önceki sayılarıyla, sürekli yanan tütsüsüyle, Bülent Ortaçgil şarkılarıyla, loş ışığıyla, top sakallı erkek çaycısı ve yerel kıyafetlerini giymiş kız garsonlarıyla ve hep aynı ortayaşlı tiplerin oturduğu kapı önü masasıyla İmge Cafe tüm beklentilerinizi karşılayacak. Adres yok, sezgilerinizi sizi bize ulaştıracak.

25 Şubat 2010

Nasıl Güzel Resim Yapılır

"Eldeki boyaların fazlasını tuvale atıyorum şahane soyut resim oluyor" özlü sözünün sahibi, kanalımızın kadrolu, kıdem tazminatlı, senelik izinli ressamı Zulmet Kuğuboynu size güzel resim yapmanın püf noktalarını anlatmak için bu hafta atölyesinden çıkıp stüdyolarımıza geldi. Böylece aniden baş gösteren tiner ve boya kokusunun da kaynağını bulduk. Leş herif seni!! Kahrolası federal. Anlat hadi anlat. Anlat da git, nefes alalım.

Efendim öncelikle beni buraya davet eden trt2gibiadam ailesine çok teşekkür ederim. Benim için de baya değişiklik oldu. Şimdi güzel resim yapmanın sırlarını madde madde açıklayalım:

*Sanata gönül vermiş insanlar, ruhları çiçek gibi, avuç içleri pamıh gibi olan şahane insanlardır. O yüzden öncelikle insanın resim yapmaya başlamadan önce bir süre kendini dinlendirmesi, boş zamanlarında kitap okuyup müzik dinlemesi gerekmektedir. Ondan sonra ister resim yap, ister piyano çal, ister heykel traş et.

* Bakınız benim sık kullandığım bir sözüm vardır; "tuvalin iyisi beyaz olur" diye. ama pek tutmadı bu ya, neden acaba:( Halbuki bakın büyük ressamlara, hepsi beyaz tuval kullanmıştır. Neyse, önce beyaz bi tuval alın ve karşısına geçip bir süre tuvali izleyin. Evet doğru tahmin ettiniz, resmi buna yapacağız. Kirlenecek o güzelim bembeyaz zemin.

*Sakın ola hiperrealizm, ekspresyonizm, siyonizm, ve bunun gibi şeytani akımlara kapılmayın. İçinizden geldiği gibi takılın. Yani böyle kulağıma hoş gelen her müziği dinlerim gibi ok?

*Resim yaparken müzik dinlemek sanatınıza can katar, sizi şaha kaldırır. Ben resimlerimi şahsen Cengiz Kurtoğlu'ndan "dün gece resmini öptüm de yattım" şarkısıyla yapıyorum ama kimse beğenmiyo ya niye ki? :(

*Tuvale kalın fırçalarla hayvan gibi girişmeyin. Sanat yapıyoruz burda, evi badanalamıyoruz. Adeta hüzünlü bir sonbahar rüzgarında savrulan migros poşeti gibi olun. Ruhunuzu serbest bırakın, dönerse sizindir, dönmezse zaten babalara geldiniz.

*Şimdi yatayım, yarın sabah erkenden kalkar boyarım gibi bir düşünceye kapılacak olursanız hemen bu işten vazgeçin. Sanat ciddi iştir, sanat adam işidir. Böyle kaypaklık yaparak, sorumluluktan kaçarak resim yapılmaz. Ben bazen bi oturuşta 2 resim birden yaparım, üstüne de 3 demlik çay içerim. Ne yapayım yani allah baba da beni böyle yaratmış.

*Boyaları toptancıdan alıyorum ucuza geliyor. Siz de öyle yapın. Geçen doğum günümde de arkadaşlarım sağolsun bana tam 48 renkli Monami pastel boya takımı almışlar. Hepsini odunla kovaladım. Yöremde şu işten anlayan bi tane adam yok ya, çok yalnızım lan:(

*Bob Ross'u yakinen tanırdım. Umumiyetle çekinirdi benden, abi derdi. Bi gün çektim yanıma bak oğlum dedim, ne bu resimlerin hali? Hep bi kasvet, şuraya mutlu bi çam ağacı çizsen, dağın üstüne neşeli bi bulut koysan boyan mı eksilir dedim. Kızardı bu aynı alizarin kırmızısı gibi. Ne günlerdi bee.

*Ne demek istediğimi anladınız di mi gençler? Benden bu kadar, hadi güzel güzel, taşırmadan boyayın bakalım tuvalinizi. Haftaya kontrol edip not vercem ona göre.

22 Şubat 2010

Türkçe Sözlü Hafif Fantezi-Pop Saati

Senin İçin Şöyle Böyle Diyorlar

Oooo dostum ooo biraderim
Hakkında asılsız dedikodu dolaştırıyorlar
Sakın benden duymuş olma karabiberim
Senin için şöyle böyle diyorlar

Şöyle diyorlaaar böyle diyorlaaar
Üç aşşaa beş yukarı zındık diyorlaaar

Güya boşlamışsın evi ocağı
Karın eve erkek almış diyorlar
Filhakika işin ucu sana dokunuyor
Resmen ortalık yerde godoş diyorlar

Şöyle diyorlaaar böyle diyorlaaar
Senin için gizli eşcinsel diyorlaaar

Sütçüsü tüpçüsü bakkalın çırağı
Evinin önüne demir atmış diyorlar
Sen işyerinde raporlarla boğuşurken
Hanım evde boynuzu takmış diyorlaar

Şöyle diyorlaaar böyle diyorlaaar
Çocuklarının babası zenci diyorlaaar

Söz: trt2gibiadam
Müzik: Gülben ERGEN

Ciddi not: Yıllar boyu ortalıktaki ibişlerin şarkılarını kastederek aynısını ben 5 dk. da yazarım lan dedim ve bunu yazdım. Çok iyi de oldu çok güzel oldu tamam mı?

15 Şubat 2010

Cinsel Sağlık Saati

Oturduğu mahallede nam salmış seksoloğumuz Prof. Dr. Gürbüz Şakir ORGAN erotik problemlerinizi dinleyip çözmeye devam ediyor. İlk programının ardından kanalımızı telefon, fax, mail ve Bulvar gazetesi bombardımanına tutan seyircilerimize bu hizmeti sunmayı bir borç biliriz. Kendisi yine bu hafta dünyanın dört bir yanından gelen okuyucu mektuplarını cevaplandırırken kâh güldürecek, kâh düşündürecek. Sendeyiz profesör.

Efendim herkese tekrar merhaba. Nasılsınız bakalım sevişgenler? Öyle geceleri, dizilerdeki gibi yatakta biraz kitap okuduktan sonra kafayı vurup yatmıyosunuz di mi? Cinsellik, erotik merotik bunlar güzel şeyler, hadi siz başlayın ben kapadım gözümü.

*İlk mektubumuz Muğla'dan. Pornovida rumuzlu okurumuz şöyle diyor: "Hocam ben üniversite son sınıfta okuyan 22 yaşında bir öğrenciyim. Kız arkadaşımla 3 aydır düzeyli bir beraberlik yaşıyoruz. Başlarda gayet efendi bir sevgi böcüğüyken en sonunda sevişebilecek düzeye geldik. Ama gelin görün ki o da ben de aile yanında kalıyoruz, haliyle boş ev bulmakta zorlanıyoruz. Cafelerde, parklarda, çalı dibinde, apartman boşluğunda, kırmızı ışıkta ön sevişmekten gına geldi artık. Geçen parkta sevgilimle yek vücut olmuşken zabıtaya yakalandık, rezil olduk. Diğer arkadaşlarım da bi evde 5 kişi kaldığı için evin boş bir anını yakalayamıyoruz. Hocam çok fenayım bildiğin gibi değil, vizeler yaklaşıyo. Elini ayağını öpeyim bana bi çare.

Yeğenim naptınız siz ya? Öyle dışarda çok takılmayın, valla bi gün kontrolü kaybedersiniz mahalleli linç eder sizi. Ben sana güzel bi kıyak yaparım 2-3 gece arkadaşta kalırım. Sen al anahtarı kafana göre takıl. Ama bu ayki öğrenim kredini çeker çekmez bana getireceksin ayrıca evi de bıraktığım gibi tertemiz isterim. Sen bunu bi değerlendir bana tekrar yaz.

*İkinci okurumuz ise Bartın'dan Grupseks'endört. Kendisi şöyle demiş: "Muhterem hocam. Ben 25 yıllık evli, 2 çocuk sahibi bir ev hanımıyım. Bir kaza eseri, uydu kanallarından birinde birbiriyle cima eden kadınları gördüğümden beri çok acayip bi haldeyim. Her ne kadar inkar etsem de sanırım ben eltime ilgi duymaya başladım. Zaten bizim heriften hayır yok. Adam akşam gelip yemeğini zıkkımlanıyor sonra doğru kahveye. Orda kendini batakla, ihaleyle tatmin ediyor geceleri de offline oluyor. Titreşim gönderiyorum, orda mısın diyorum oralı bile olmuyor. Hatta artık oral bile olmuyor hocam. Ama bi yandan da dul eltimin davetkâr hatları. Ayyyh içim bi hoş oldu. Hem erkek istiyorum hem kadın. Hocam noldu bana böyle, bu normal mi? Şimdi ne yapayım, eltime çıkma mı teklif edeyim?

Meraklanacak bişey yok grup84cüğüm sen biseksüel olmuşsun. Ama yanlış yerde ve yanlış zamanda olmuşsun. 45 yaşındaki bir kadının taşrada biseksüel olduğunu ilan edebilmesi için nerden baksan bi 80 sene daha var. Ama sen eltine ilgini ufaktan belli et, kocanı da bi yokla bakalım. Ola ki ikisinden de olumlu bi sinyal alırsın, sonra güzel bi ekip çalışması çıkar sen kazanırsın, eltin kazanır, kocan kazanır, Türkiye kazanır. Ha eğer ben mahallede bu işe kalkışırsam er ya da geç dedikodusu çıkar diye korkuyosan ben sizin için bi kaç gece arkadaşta kalıp evi boşaltabilirim. Ama bu iş biraz pahalıya patlar. Sen sandığın dibindeki paraları bi say bakalım, ne kadar birikmişin var. Sonra benimle tekrar iletişime geç.

*Son mektubumuz ise İstanbul'dan gelmiş. Bakalım Yenigelin rumuzlu okurumuz ne demiş: "Hocam ben hayırlısıyla bu ay sonunda evleniyorum. Müstakbel kocamla görücü usulü tanıştık ve mutaassıp çevremden ötürü flört edemedik. Sadece bi kere o, ben ve 2 amcaoğlumla beraber pastanede buluşup konuşabildik. Hayattan o kadar izoleyim ki radyasyon bile sızmıyor. Haliyle evlendiğimiz gece neler yaşanacağı hakkında hiç bişey öğrenemedim. Anneme sordum, zamanla alışırsın dedi. Çok tedirginim hocam, o gün napıcaz? Soyuncaz mı?

*Ohooo yenigelincim soyunmak ne kelime, ruhun bedenden ayrılıp ayrılıp geri gelecek, hehehehe. Şimdi sen sakin ol, sakın tırsma. İlk defa yetişkin bir karşı cinsi çıplak göreceksin. Sakın kaçayım deme adamın sopası var. Bu sopa zaman zaman işlevini kaybetse de keyfi yerindeyse mutluluk saçar. O gece kesin kan çıkacak. Eğer bakire değilsen daha büyük kan çıkacak, o yüzden vaktiyle bi haltlar yediysen kendine dikkat et derim. Erkek kişisi o gece zirve-ül saadete (ing: orgasm) erinceye kadar adeta coşkun akan bir ırmak gibidir, ancak ne zamanki şık bir hareketle golü atar, hemen bir süreliğine susuz bir dereye dönüşüverir. Sen bu değişimi sakın yadırgama, 4-5 dk falan hiç müdahale etme. Ha ilk gün o iş olmaya dabilir. Ama çalışmalara devam edin. Evin her köşesinde takım oyununu pekiştiren antremanlar yapın. Zamanla bloklar arası uyum sağlanacak ve mutluluktan sünger gibi olacaksınız. Fakat baktın hiç olmuyor, kocan son vuruşlarda başarısız, gol orucuna girmiş. O zaman bana gel, ev boş. Ben gereken herşeyi uygulamalı olarak öğretirim.

Hadi bakalım millet bu hafta da iyisiniz. Fındık ezmesi yiyin, kuru üzüm yiyin, bal kavanozunu kaşıklayın. Hepinize penaltılara uzayan kupa maçları gibi uzun ömürlü cinsellikler dilerim. Erotizm özgür toplumların rehberidir. Hadi eyvallah...

12 Şubat 2010

Nasıl Fazla Maaş Alıyormuş İzlenimi Verilir?

Özel sektör çalışanlarının 3 kuruş maaşa günde 40 saat mesai yapmak zorunda olduğu ülkemizde, insanların çevreye bıraktığı izlenim de maalesef ünvanlarıyla doğru orantılı olamıyor. İşe Call Center Müşteri Destek Personeli gibi heyyavrum bir ünvanla başlayan insanlara maalesef ay sonunda 5000 lira yerine 600 lira asgari ücret ödeniyor. Yine aynı şekilde ortalama 800 liraya talim eden Yönetici Asistanları da mevcut. Ama bu ünvanın öyle bir izlenimi var ki sanki yöneticinin asistanı değil adeta bir amcasının oğlu, bir görümcesi. Tabi hal böyle olunca da insanlar ünvanlarının altında ezilmemek için mecburen aslında çok maaş alıyomuş izlenimi vermek durumunda kalıyor, olmadık şeyler yapıyor, kötü yola düşüyor. Peki akli dengemizi yitirmeden nasıl fazla maaş alıyor izlenimi verebiliriz? İşte kanalımızın stajeri Gözde size bunun yollarını anlatacak. Gözde kanalımızda part-time çalışıyor ve ayda taş çatlasın 500 lira kazanıyor ama rahat 3-4 binlik gösteriyor. Evet gözde nasıl yaptın bunu?

Herkese merıbalaaar. Ben Gözde bu da yeni aldığım çantam, etiket fiyatı 250 lira biliyo musunuz? Şimdi bu kadar az parayla nasıl bu hale geliniyor onu maddeler halinde anlatıcam.

*Ben normalde yemek yemiyorum, eti formla besleniyorum. Zaten eti form dediğin şey kaç kuruş? Hem yemeğe falan çıkıldığında toplu grupları tercih ediyorum o zaman kibar beyler hesabımı ödüyor. Böylece gıdaya ayda 20 lira falan harcıyorum.

*Eski ayakkabılarımı, çantalarımı kesinlikle atmıyorum, tamirciye veriyorum. Zaman içinde her birinden 20'şer tane birikince istediğimiz kıvama geliyor. Çünkü her gün birini giydiğinizde sanki sürekli alışveriş yapıyormuş izlenimi veriyorsunuz.Üstüne bi de "Şunu bu haftasonu şu mağazadan aldım, bunu dün internetten sipariş ettim" diye sağda solda konuşursanız iyice inandırıcı olabilirsiniz.

*Tüm mağazalara telefon numaramı verdim, her türlü kampanyada mesaj geliyor. Kesinlikle yeni sezon almıyorum, indirimdeyken alıp seneye giyiyorum. Soran olursa "Ya ben bu monta 200 lira bayıldım ama bir hafta sonra indirime girdi inanmıyorum yaaa" diye dert yanıyorum, havamı basıyorum.

*Her gittiğim eğlencede, aile-arkadaş tatillerinde, türlü mekanlarda fotoğrafımı çektiriyorum. Bu fotoğrafları da hem feysbuka koyuyorum hem de ofistekilere gösteriyorum. Onlar beni çok sosyal sanıyor, oysa bilmiyorlar ki ben gittiğim cafeden sadece bi çay içip kalkıyorum:))) Ha eğer ki kalabalık bir grupla gidilmişse o zaman ice tea'den aşağısını içmiyorum, nasılsa kibar beyler ödüyor:)))

*Cep telefonumu sık sık yeniliyorum. Eskisini satıp babamın telefonuna el koyuyorum, böylece üste para bile artıyor.

*İki gsm hattı kullanıyorum. Gerçi birini hiç kullanmıyorum. Sorarlarsa Avea'yı mı vereyim Turkcell'i mi diyorum, cevap vermesine fırsat vermeden Turkcell numaramı veriyorum. Böylece gizemli, elit bir hava yaratıyorum. Acaba diğer hattını neden vermedi diye sordurtuyorum.

*Yine de aldığım para yetmiyo yaaa, bütün kartlarım ekside:((( Düze çıkıncaya kadar depresyona girmiş de eve kapanmış numarası yapmam lazım. Herkes kendine iyi baksın, Mango yine indirime girmiş mesaj geldi, kaçırmayın. Byeeeee:))

02 Şubat 2010

Sabaha Doğru - Kültürlenelim Sanatlanalım

-Ünlü fotoğraf sanatçısı Üzeyir Gözümkapalıçıkmış, fotoğraf gezileri esnasında dayak attığı vatandaşların fotoğraflarından oluşan yeni sergisini açtı. Elindeki makinayı görünce yavşak bir ses tonuyla "beni de çeksene bilader", "hangi kanal abi?" ya da yanındaki arkadaşını kastederek "şu yakışıklıyı meşhur etsene aslanım?" gibi yaratıcılık yoksunu yılışık tepkiler veren kişilerin adeta dayağa davetiye çıkardığını belirten fotoğrafçı; "böyle bir cümle duyduktan sonra çantamdan bu anlar için sakladığım 15 lik inşaat kalasımı çıkarıyorum ve o kişiye acımadan dalıyorum. Dayaktan sonra öyle fotojenik oluyolar ki dayanamayıp fotoğraflarını da çekiyorum" dedi. Sergi sanat çevrelerinden "eh işte" notu aldı. Dediklerine göre aslında fotoğrafçı zeki biriymiş ama yeterince çalışmıyomuş, biraz üstüne düşse takdir bile alabilirmiş.

-Yakşık 20 yldır yazdığı romanları hiç bir yerde yayınlamayan ve bunları geçirdiği bir bunalım ertesinde yakması için bir arkadaşına veren keriz yazar Üzeyir Kaotiksarmal, arkadaşının romanlarını gerçekten yaktığını öğrenince adeta çılgına döndü. İçten içe, arkadaşının kendisinden habersiz romanları bir yayınevine götürüp yayınlatacağını ve bu sayede şöhrete kavuşacağı hayalini kuran yetersiz yazar, 20 yıllık emeğini sobada küle çeviren arkadaşına herkesin içinde meydan dayağı attı. Bu durum üzerine olay yerine intikal eden polis yazarı gözaltına alıp ertesi gün mahkemeye sevketti. Yazar en son "Hapisanede olgunlaşıp çok acayip romanlar yazacam olum, bir gün hepiniz bana saygı duyacaksınız" diye bağırırken görüldü.

-Evlendirme Programına katılımcı olmak üzere Flash TV'den teklifi alan 65 yaşındaki ünlü dul film eleştirmeni Remzi Olmamış kahrından vefat etti. Merhumun cenaze törenine katılan yakınları gözyaşlarına boğulurken Flash TV'ye lanet yağdırdı. Artık gelen her numarası bilinmeyen aramada tedirgin olduklarını belirten sanat camiasınn ünlü isimlerinden yönetmen Malik Tarkovski "Ben sırf evde kanal değiştirirken bile denk gelmesin diye bu kanalı kaydetmedim. Eşim biliyorsunuz 4 yıl önce öldü, halim vaktim yerinde, kendi evim var. Her an benzer bir telefon bana da gelecek diye sinirden titreme geçiriyorum, bunun şakası bile çok kötü" diye konuştu.

Bir Kısım Facebook Kullanıcısının Yürek Burkan Dramı

Facebook adlı sitede henüz ne için kurulduğu anlaşılamamış olan, "profiline kim bakmış?", "seni kim aramış?", "seni kimler almış kim öpüyormuş seni?" gibi gruplarla, "hangi film ünlüsüsün?", "hangi rock yıldızısısın?", "ne zaman öleceksin?", "evlilik ne zaman?", "abi şu kız kim?" gibi anketleri ciddiye alıp birinden diğerine atlayan facebook kullanıcıları bu uygulamaların kurbanı oldu.

Profilime kimler bakmış temalı 20 farklı gruba üye olan İsmail Kayabaşı (36) mağduriyetini bizlerle paylaştı. İlk çıktığı andan itibaren, her seferinde hüsrana uğramasına rağmen, içindeki "Lan acaba profilime bakan hatun var mı?" merakını gideremeyen Kayabaşı "Abi bu merakım yüzünden ailem dağıldı. Bu şerefsizler her seferinde kandırdı beni. Bu kesin çalışıyor, 20 arkadaşına gönder çalışacak, %100 garantili çalışıyor, çalışmazsa çocuğumu keserim diye diye hepsine üye oldum. En son üye olduğum grupta bi kişi sana şunlar bakmış diye bi isim listesi yolladı. Bi baktım eski işyerinden bi hatun, hem de 3 kere bakmış. Sonra benim baldız her gün girmiş. Liseden başka bi hatun bütün fotoğraflarıma bakmış. Bunları görünce ben kontrolü kaybettim tabi, gidip üçüne de aynı anda yazıldım. Meğer o liste de yalanmış. Rezil olduğum yetmezmiş gibi evimi ocağımı da dağıttım. Karı eve terketti, 10 gündür annesinde kalıyor. Bugün de mahkemeden kağıt geldi, boşanma davası açmış. Lan ipneler hani çalışıyodu, hani bu sefer kesindi? İnsanın tertemiz duygularıyla oynamaya utanmıyo musunuz aşağılık yaratıklar?" şeklinde konuştu.

Bir diğer facebook kurbanı ise sitedeki anketleri ciddiye alan 52 yaşındaki 3 çocuk annesi Halime Duran oldu. Ne zaman öleceksin testini çözen ve tarih olarak karşısında 14 Mart 2010'u bulan Duran şok geçirdi. 40 gün sonra, üstelik de izlediği yerli dizilerin son bölümlerini göremeden öleceğini düşünmeye başlayan talihsiz kadın vasiyetini yazıp kanepede oturarak ölümü beklemeye başladı. Yakınlarının ikna etmesiyle aynı testi tekrar çözen ve 2038'de öleceğini öğrenen Halime Duran her ne kadar ölüm psikolojisinden kurtulmuş olsa da, "hangi dizi karakterisisin?" testinde Yaprak Dökümü'ndeki Ferhunde olduğunu öğrendiğinden beri aile üyeleri arasında nifak tohumu serpiştiriyor, yapmadığı şerefsizliği bırakmıyor.

Son zamanlarda artan facebook kurbanlarıyla ilgili açıklama yapan Psikyatrist Doktor Necmi Froydgil "Abicim rica ediyorum inanmayın böyle şeylere ya. Profilime kim bakmış diye kendini yiyip bitiren insan gizli eşcinseldir aga, beni kötü kötü konuşturmayın" dedi.