21 Haziran 2010

Beyaz Perdede Bu Hafta

Gayet sağlam bi yerden ayarladığı torpille okulu bitirir bitirmez kanalımızda sinema eleştirmeni olarak işe başlayan genç insan, taze kan, geleceğimizin teminatı, İçişleri Bakanının yeğeni olan insan (Kıbrıs'ı da o kurtarmış diyolar) Düriye Popkorn bu haftadan itibaren vizyon giren filmleri sizden önce izleyip ona göre gidin, gitmeyin ya da isterseniz gidin diyecek. Sendeyiz Düriye.

Ayyy yayında mıyız? Saçım nasıl duruyo, öhmm şey, afedersiniz. Lafı dolandırıp iyice boka sarmadan hemen izlediğim filmlerden bahsedeyim.

Recep İvedik 17: Daha önce yapmış olduğu 16 adet Recep İvedik filminin ilgi görmesi üzerine seriyi devam ettiren Şahan Gökbakar, serinin 3. filmde boku çıkmış olmasına rağmen beklenmeyen ilgiden ötürü böyle bir karar aldığını açıklamıştı. Filmde Recep İvedik adıyla izlediğimiz kıllı ayı önceki filmlerde olduğu gibi yine sadece geğiriyor, gaz çıkartıyor, kıçını kaşıyor, küfrediyor ve tiksindiriyor. Zaten başka da bişey yok.
Karakterin yaratıcısı Şahan Gökbakar'ın filmin çekim maliyetinin çok masraflı olmadığını, hatta beynini bile kullanmadığını, zaten hepten otomatiğe bağladığını ve sonsuza kadar böyle süreceğini söylemesi sinema camiasında tedirginliğe yol açtı.
Eğer hakkınızda "Mevzubahis kişi ne olursa olsun bu filme gitmeli. Eğer gitmezse direkman 30 yıl ağır hapis cezasına çarptırılacak" diye bir kanun hükmünde kararname varsa filme gidin. Sonuçta 30 yıl önemli bi rakam, bi film için harcamaya değmez. Ha ama yoksa rahat olun, evde oturup tele tubbies falan izleyin daha iyi.

Yenge Kayınço Ayırmam: Daha önce 48 bölüm halinde televizyonda dizi olarak oynayan Hüseyin Şevki Topuz'un ölümsüz eseri "Yenge Kayınço Ayırmam" ı bu sefer 112 dakikalık bir film halinde izleyeceğiz. Filmin başrol oyuncusu Dayanç Saplıkuğu, filmde 2. ve daha üst dereceden akrabalarını bir şekilde becermeye and içmiş sarışın, kaslı ve yakışıklı bir oğlanı oynuyor. Sırayla yengesini, baldızını, eniştesinin kızkardeşini ve doğum kayıtlarından konut bilgilerine ulaştığı ebesini beceren yakışıklı jön, iyice kontrolden çıkıp kayınçosuna da merdiven altında hallenince olaylar iyice karışıyor. Filmin iyi bir gişe hasılatı yapması beklediğini söyleyen yönetmen Bünyamin Traktör "Valla bu filme çok güveniyorum. Filmin, kadın akrabalarını inceden süzen piç kurusu yeğenlerin sesi olacağını düşünüyorum" dedi.
Eğer ayda 5000 lira harçlık alan, yapacak bir işi ve yengesi olmayan biriyseniz filme gidip para ve zaman harcamanızda bi sakınca yok. Ha değilseniz evde sigortayı indirip karanlıkta oturun daha iyi.

Bu haftalık bu kadar. Filmleri youtube'dan falan da izleyebiliyoruz ama sinemanın havası başka abi yaa. Verdiğin paraya değiyo yani. Herkes kendine iyi baksın, bir sonraki programda görüşmek üzere.

14 Haziran 2010

Spor Haberleri - Dünya Kupası Özel

-Dünya Kupası'nı işkenceye çeviren vuvuzeladan nihayet kurtuluyoruz. Yürütülen etkili faaliyetler sonucu Güney Afrika hükümetini ve FIFA'yı ikna eden Türk Dışişleri Bakanlığı bu iğrenç aletin yerini milli çalgımız zurnanın almasını sağladı. Konuyla ilgili açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu kararı almadan önce vuvuzelayı bizzat kendisinin incelediğini, bu aletin sadece üflemek suretiyle sabit bir ses çıkardığını, oysa ki bir virtüözün eline verilmiş zurnayla türlü senfoniye takla attırılabileceğini ve her durumda o borazandan bozma alete bin basacağını ifade etti. Dışişleri Bakanlığı'nın turnuvanın ortasında neden böyle bir girişimde bulunduğu hala anlaşılamadı.

-Köktendinci kimliğiyle bilinen Vakit gazetesi çalışanlarını dünya kupası nedeniyle bu günlerde bir endişe aldı. Olası bir ABD-Kuzey Kore eşleşmesinde hangi tarafı destekleyeceklerinin kararını bir türlü veremeyen çalışanlar yüzünden Vakit gazetesi 3 gündür aynı gazeteyi piyasaya sürüyor. Allahsız gomonist Kuzey Kore'den mi, yoksa siyonist destekçisi şeytan ABD'den yana mı taraf tutacakları konusunda sert bir tartışmaya giren ekip adına konuşan Abdurrahman Dilipak "Şimdi mesela ABD-Cezayir maçı olsa saniye düşünmem. Hemen çekerim yeşil beyaz eşortmanı, alırım elime cezayir bayrağını, yürü küffarın üstüne şanlı cezo diye bağırır maçı izlerim. Ama burda durum çok farklı, kimi desteklesek büyük günah. O yüzden biz de yesinler birbirlerini diyerek maçı izlememe kararı aldık. Bu karar spor kamuoyuna ve tüm müslüman alemine hayırlı olsun" diye konuştu.

-Şu ana kadar oynanan maçların biri hariç hepsinin alt bitmesi üzerine olağanüstü toplanan FIFA yetkilisi bir grup ceketli kravatlı adam toplantı bitiminde şu açıklamayı yaptı: "Bakın arkadaşlar, saygı değer futbolcular ve taktik veren teknik direktörler. 3 ya da üçten fazla gol atmanızın inanın hiç bir sakıncası, kanunda cezası falan yok. Neden böyle yapıyosunuz, keriz gibi top oynuyosunuz, allahını seven defansa gelsin diye bağırıyosunuz? Bakın Almanlar'a, aslanlar gibi 4 tane atıp gittiler. Birimiz de bişey dedik mi, Klose'yi tenhada kıstırıp dövdük mü? Sen söyle Şıvaynşıtayger sana bugüne kadar bir fiske olsun vurdum mu? Vurmadım... Ama şimdi bakıyosunuz koskoca Arjantin'e 6. dakikada atıyor golü, biz de sincap gibi bekliyoruz fark gelecek diye, ama yok, kalan 84 dakikada kahveciye çalışıyoruz. Bakın rica ediyorum, ileri, biraz daha ileri, arapaslarla ceza sahasının oraya gelin, kaleyi gördüğünüz yerden şut çekin. Hadi göreyim sizi"
Açıklamanın takımlar üzerinde olumlu etki yapacağı umuluyor.

21.06.2010 tarihli ekleme: Nitekim bu uyarı etkisini göstermiş ve o tarihten sonra oynanan bir çok maç üst bitmiştir. Hele Portekiz 7 tane salladı Kuzey Kore'ye, vay be!

02 Haziran 2010

Tarihte Hitler

*Bir gün yaveri Hitler'e sorar:
-Führer'im neden Türkiye'ye saldırmıyoruz?
Bunun üzerine Hitler hışımla döner ve elinde bıyıklarını düzelttiği permatik jilet olmasına rağmen hiddetle şunu söyler:
-Sen ne dediğinin farkında mısın lan keriz? Türkler öyle bir millettir ki bu niyetmizi duydukları anda Berlin'e kamyonla adam yığar hepimizin ebesini zker. Bi daha böyle ortalık yerde konuşma, aramızda ajanlar olabilir der.

*Hitler yine bir gün evinin bahçesine çıkmış falçatayla yahudi yontuyormuş. O sırada onu gören yaveri "Führerim bütün yahudileri kesip doğradınız, bari 3-5 tane bıraksaydınız, bakkala permatik almaya gönderecek adam bile kalmadı" demiş. Hitler de alnına doğru sarkıttığı saçlarını gururlu bir Alman gibi savurarak "Bir gün gelecek, bana öldürmediğim her yahudi için ayrı ayrı küfredeceksiniz, ben de bu küfredenleri bulup hepsinin etini kemiğinden sıyırcam, suyundan da çorba yapıcam" demiş. Bunu duyan yaver hemen ordan topuklamış ve onu bir daha gören olmamış.

*Hitler bir gün Alman ırkçısı olmasına rağmen, bahçesinde yetiştirdiği domatesi öven emekli öğretmen edasıyla Türkler'i övmektedir. Bunu duyan yaveri saklandığı yerden çıkıp "Führerim acaba bu katliam, faşizm maşizm ayaklarını bırakıp komple Türkiye'ye mi sığınsak" der. Bunun üzerine führer yaklaşık 4 dk boyunca yaverinin gözlerinin içine bakar ve şu tarihi sözleri söyler: Siktirgitlanburdan!! Bunun üzerine de yaveri hemen ordan topuklar. Çünkü adamın şafağı 23 tür, plakalardan Dresden'e gelmiştir. Askerliğini yakmak istememiştir.

*Hitler bir gün topu tüfeği kucaklamış kâh Sovyetler'e kâh Polonya'ya saldırmakta imiş. Bu durum olayları takip eden Türk hükümetini çok gücendirmiş ve Hitler'i cepten ödemeli arayıp neden bize de saldırmıyorsunuz diye sormuş. O sırada yahudilerden yaptığı sabunla ellerini yıkamakta olan Hitler birden yaverine dönmüş ve "Türkler öyle bir millettir ki böyle bişeye kalkışırsak hepsini öldürmemiz gerekir ama şimdi ellerim sabunlu uğraşamıycam" demiş. Yaver de bunun üzerine "Führerim rica ederim beni bu işe karıştırmayın, benim Türk arkadaşlarım da var" demiş.

*Hitler bir gün Feysbuk'a girmiş, bilgisayar programcılarına yaptırdığı özel uygulamayı kullanarak profiline kimlerin baktığını kontrol ediyormuş. Birdenbire kendisini ziyaret eden bir çok Türk milliyetçisinin profilinde kendi fotoğrafını görünce hemen oracıkta kahrından ölmüş. Çünkü uygulama feysbuk onaylıymış ve %100 çalışıyormuş. Bunun üzerine 2. Dünya Savaşı'da durur mu? Hemen bir barış antlaşması imzalayarak kendi kendini feshetmiş ve böylece bir grup hıyar feysbuk kullanıcısının sayesinde yurtta sulh cihanda sulh olmuş.