28 Mayıs 2010

Ek İş Yapmadan Ayda 200 Lira Civarı Bir Para Kazanmak İster misiniz?

Güneş Sistemince ve bazı civar karadeliklerce tanınan meşhur ekonomistimiz Ord. Prof. Dr. Rüsum Tröst bu hafta size ek iş yapmadan ayda 300 TL para kazanmanın yolunu anlatacak. Kanalımızın isteyeni maaşa bağlayacağını düşünenler malesef yanılıyorlar, kendisi bu parayı harcamalarımızı kısmayı öğreterek kazandıracak. Öyle havadan para gelsin diye bekliyosanız çok beklersiniz. Bugün bakınız sağlam bir iddaa kuponu için bile insanlar saatlerce Finlandiya 2. ligini inceliyor, yeri geliyor bahis sitelerinde karşılıklı fikir teatisinde bulunuyor. Neyse lafı fazla uzatmadan Rüsum beye verelim.

Herkese merhabalar. Efendim ne demişler: "Ona vereceğin parayı boğazına ver". İşte geçmişten günümüze ışık tutan bu söz bugünkü anlatacaklarımın da temel felsefesini oluşturuyor. Gidiyosunuz abur cubura parayı yığıyorsunuz, gaza gelip bir sürü şey alıyosunuz, ondan sonra vay efendim neden cepte para kalmadı, neden kredi kartlarım ekside, ay başı ne zaman gelecek şu bu... Şimdi ben size yapacaklarınızı maddeler halinde sıralıycam, bunları uygulayın paranız cebinizde kalsın. Kısın, biriktirin, cüzdana can verin.

1- Canın cips mi çekti? 1 çikolata alana 1 bedava mıymış? Aaa ne güzel, hemen al, onları ye, göbeği büyüt, sonra spor salonuna yazıl eriticem diye. Sonra vay efendim bu para nasıl bitti. E biter tabi güzelim, biter tabi yiğidim. Hayır duası karşılığında mı veriyolar onları sana? Bırak o cipsi oraya, çikolatayı da yerine koy. Hayır efendim balık kraker de alma. Sen şu an açsın o yüzden canın çekiyo. Evde bi fasülye pilav ye hepsini unutacaksın bak.

2- Porsiyon köfte 10 TL, Ortaya salata 5 TL, Kutu Kola 3 TL, Şık bir restoranda yemek yemek paha biçilemez. En iyisi evde yemek yiyin siz. O neredeyse bedava.

3- İçme şu sigarayı ciğerlerine yazık. Günde 5 liradan ayda verdiğin paraya bak. Yok illa içicem diyosan yarım yarım iç. Yarım içemem diyosan kiloyla tütün al kendin sar iç. Yok onu da istemiyosan zıkkım iç, sonra bana gelmeyin hacım bana bi 50 lira bağlar mısın, ay başında veririm diye. Offf sinir yaptım şimdi durduk yere bak yaa. Ver şurdan bi sigara, sinirlerim yatışsın.

4- Dostum şimdi kendine gel ve elindeki ayakkabıyı yavaşça yere bırak. Ellerin havada dükkandan çık ve kalabalığa karış. Sakın bi alışveriş yapayım deme bizi zor kullanmaya mecbur bırakma. Şu ayakkabılıktaki üzeri tozlanmış ayakkabını silip parlatsan bu sene de götürür seni. Bunu sen de biliyorsun, neden böyle yapıyorsun?

5- Odadan çıkarken ışığı kapat, musluğu iyice sık, telefonu meşgul etme, ayakkabını bağlarını çözdükten sonra çıkar arkası yırtılmasın, o tişörtü öyle savurup bi kenara atma hemen eskimesin, domatesin kabuklarını kalın kalın soyma, o elmanın da hepsini ye. Bunların hepsi israf yav. Bizim vaktiyle internete bile karneyle girerdik, maillerimize bile zar zor bakardık.

Daha çok şeyler yazardım ama hepsini bi anda bitirip israf etmek istemiyorum. Bunları uygulayarak para artırabilen seyircilerimiz arasında yapılacak çekilişte 1 şanslı seyircimize benim tarafımdan ödül olarak 10 adet kavanoz kapağı verilecektir. Haydi bakalım eller çıksın cepten, tasarrufa yeltensin bünyeler. İyi günler, sağlıcakla kalın.

19 Mayıs 2010

Adab-ı Muaşeret Kuralları

Cemiyet hayatımızın önde gelen isimlerinden Muteber Namlıoğlu bu haftadan itibaren toplumsal hayatımızı düzenleyen adab-ı muaşeret kurallarından bahsederek adeta bir serseri gibi yaşayan avam halka çekidüzen verecek.

Efendim öncelikle hepinizi en içten dileklerimle selamlar bana bu zırvaları anlatma fırsatı verdiği için de trt2gibiadam ailesine teşekkür ederim. Hepimiz yemek yiyor, otobüse biniyor, barda hanımefendi kesiyor, misafirlikte gelen meyve tabağına halleniyoruz. Peki bütün bunları yaparken yazılı olmayan fakat bizim toplumsal saygınlığımızı belirleyen kurallara uyuyor muyuz? O ne lan dediğinizi duyar gibiyim. Dersiniz tabi, sizi görgüsüz, yarım terbiyeli cemiyet düşmanları. Hepsini öğreticem size.

Yemek Esnasında: Efendim adam eve geliyor saat olmuş 11. Belli ki dışarda arkadaşlarla takılmış. Ev ahalisi çoktan yemeğini yemiş, dizisini izliyorken bu salona dalıp yemek ne var diye soruyor. Önce iyi akşamlar demez iseniz sizi evde çok ayıplarlar. Bu saate kadar nerdeydin ulan it derler ve size mutfağa gidip zıkkım yemeniz konusunda telkinlerde bulunurlar. Bu yüzden önce kibar bir sesle "İyi akşamlar peder bey, iyi akşamlar valide hanım. Mesai çıkışında bir müddet arkadaşlarımla cafede hasbihal ettiğim içün biraz geciktim, mazeretimi kabul ediniz. Ancak dışarda uyduruk bi salataya dahi 10 lira vermek suretiyle kazık yemek istemediğimden çaya abanmış bulundum. Ol sebepten ötürü tabiri caizse hayvanlar gibi açım. Aceba yiyecek bir şeyler var mı?" demelisiniz. Bu kibar girizgâh aileniz tarafından anlayışla karşılanacak ve sizi aynı kibarlıkla mutfağa gidip bulduğunuzu yemeye davet edeceklerdir. Unutmayınız ki ufak detaylar kişiliğinize saygınlık katan elmas taneleridir.

Misafirlikte Meyve Yerken: Misafirliğe gidilmiş, yemek yenilmiş ve bir müddet sonra da tabaklar içerisinde meyveler gelmiş. Ama o da ne? Görgüsüz bir toplum canavarı daha diğer insanlar elmasını soymamışken 2 muzla bir avuç kayısıyı yutmuş bir yandan da gözlerini belertmiş üzümü kesiyor. Ev sahipleri şaşkın, bu saygısızın yerine kendileri utanıyor. Hiç mi meyve görmedin be münasebetsiz? Bak ellerim titremeye başladı sinirden ya. Efendim gelen meyveye öyle sirk maymunu gibi atlayacağınıza gidin damdan atlayın daha iyi. Hele bi de o eliniz önce tropikal meyvelere uzanmışsa sizi orda yarım saat rencide etseler yeridir. Meyve sıralamasında yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için öncelik elma, portakal gibi her eve girebilen meyvelere verilmelidir. Elma mutlak surette soyulmalı ve 4 eşit parçaya dilimlenmelidir. her dilimdeki çekirdek taneleri ayıklandıktan sonra dilimler 3 lokmada bitirilmelidir. Siz zaten bir elmayı bu şekilde yiyene kadar yarım saat geçeceği için diğerlerine pek vakit kalmayacaktır. Kalsa bile eğer bir muzu yemeye niyetlendiyseniz yarısını yiyiniz ve çok meyvenin midenize dokunduğunu söyleyiniz. Hiç merak etmeyin siz gittikten sonra o muz bir şekilde tüketilecek, ziyan olmayacaktır. Bildiğimiz gibi adab-ı muaşeret kuralları yalnızca yanımızda tanımadığımız kişiler varken geçerlidir. Yoksa isterseniz pilavı elle yiyin, isterseniz salonun ortasında oğlunuzla güreş tutun, sorun değil.

Bir sonraki programı olduğu gibi otobüs seyahati esnasında dikkat etmemiz gerekenlere ayıracağım. Haftaya kadar hareketlerinize dikkat edin, nazik, kentsoylu gibi insanlar olun. Hoşçakalın.

15 Mayıs 2010

Sabaha Doğru - Kültürlenelim Sanatlanalım

-Güzel Sanatları Güzelleştirme Derneği dün görkemli bir törenle kuruluşunun 4. yılını kutladı. Törende konuşan dernek başkanı ressam, müzisyen, astrolog, vantrolog, öykü yazarı ve 12 köy ağası Murtaza Cörtlek yaptığı konuşmada derneğinin geldiği başarılı noktaya vurgu yaptı. 4 yıl gibi kısa bir süre içerisinde bir çok güzelleştirme faaliyetinin altına imza attıklarını söyleyen Cörtlek yapılanları şöyle sıraladı:
-Geçen yıl güzel sanatlarda okuyan tüm uzun saçlı ve şekilli sakallı erkek öğrenciler için belediyeyle anlaşıp toplu berber festivali düzenleyip traş ettik. Hepsinin yüzü gözü açıldı adama benzediler, mis gibi oldular.
-Alternatif sanat kisvesi altında milletimizin kafasını karıştıran tüm akımlara karşı mücadele yürüttük, açtığımız davaları kazandık ve bunlara bi yasak getirdik. Bundan sonra en alternatif ressamımız Kenan Evren oldu, gerisini siz düşünün artık.
-Şenaylar Plastik firmasıyla sponsorluk anlaşması imzalatıp tüm plastik sanatla uğraşan öğrencilere maddi olanaklar sağladık. Bizzat ben 12 leğen alarak buna destek oldum.
-Halk oyunlarını güzel sanatlardan çıkardık. Yok öyle bütün öğretim yılı boyunca hoplaya zıplaya oynayıp sonra da ben okuyorum demek. Aynısını ben düğünlerde de yapıyorum, hani bana diploma? Evet oynamak güzel bişey ama buna müsade edemeyiz.
-İhtiyaç sahibi öğrencilere bölümlerine göre, 5 keman, 5 bağlama, 2 obua, 250 kilo alçı, 4 ton halis Afyon mermeri, 2500 tüp boya, 10 fotoğraf makinesi, 4 dikiş makinesi, 4 fön makinesi, 4 top ipek kumaş, 50 adet 6 ortalı harita metod defteri, 500 adet litrelik pastörize süt ve bol miktarda kalemtraş, silgi, elişi kağıdı yardımında bulunduk.

Konuşmasını alkışlar eşliğinde sonlandıran dernek başkanı cörtlek bu sene de aynı azim ve kararlılıkla çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti.

-Serdar Ortaç malesef bi albüm daha çıkardı. Böyle bir felaketi engellemek için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden İçişleri bakanı Beşir Atalay yaptığı açıklamada "Valla biz bakanlık olarak tüm imkanlarımızla bu elim olayı önlemeye çalıştık. Tüm valiliklere talimat yolladık, tüm plak şirketlerini böyle bir işe kalkışmamaları yönünde tehdit ettik ama bu adam yine bi yolunu bulmuş, Kıbrıs'a gidip orda çıkarmış albümünü. Yavru vatan olduğu için dışişleri bakanlığımız vasıtasıyla nota da vermedik. Zaten topu topu 7 nota var, onu da öyle sağa sola verirsek bize ne kalacak? diye konuştu. Ne yazık ki Serdar Ortaç 'ın albümünün yakında tüm radyoları, plajları, ve müzik yayını yapan TV kanallarını ele geçirmesi bekleniyor.

13 Mayıs 2010

Erim Erim Eriten Yaz Diyeti

Ne zamandır diyet yazmıyoruz diye diyet konusunu artık önemsemediğimizi sanan okuyucularımız malesef yanıldı. Alın size tam da mevsimine uygun, cereyan yapan, şort giyen, kliması 18 dereceye ayarlanmış püfür püfür yaz diyeti:

Sabah:
-19 gr haşlanmış flamingo bifteği
-1 kibrit çöpü peynir
-73 ml sirke
-1 bardak deo parfümlü alo

Öğlen:
-koca_bir_tabak_yogurtlu_mantı.jpeg (nıahahaha resme bakın ağzınız sulansın)
-50 gram kokain (kullananlar zayıflıyo valla, ben bilmem)
-2 dilim kepek ekmeği
-1 kibrit çöpü (barutunu ayıklayın, gaz yapar)

Akşam:
-4 mikrogram potasyum permanganat
-1 kolonyalı mendil
-1/2 kayısı
-kuzu çevirme.mpeg (hıahahaahaa, başa al bi daha izle)

Sinirden hemen yarım kilo verdiğinizi görür gibiyim. Ben uyguladım şu an ulaşımımı rüzgarda savrularak sağlıyorum, o derece. Siz de uygulayın, beraber savrulalım. Haydi esen kalın.

05 Mayıs 2010

Sıcaklar Geliyor Napalım?

Kanalımızın aklında geldikçe bişeyler karalayan sözleşmeli personeli Resul Palandiz bu hafta aniden sıcakların gelmesi üzerine siz değerli izleyenleri yaza hazırlayacak tarihsel içerikli bir yazı kaleme aldı.Bakın bakalım biz halk olarak neler yapıyomuşuz yazları:

*Bu yaz da çok sıcak geçecek hacı. Öyle kış çok soğuktu, bahar uzun sürdü, acaba yaz bu sene serin geçer mi diye boş yere heveslenmeyin. Malesef bu sene de yine otobüslerde ter ensenizden sırtınıza ordan da çatala inecek, klima ancak kendini soğutacak, rüzgar falan esmeyecek. Bu iş 1960 larda da böleydi. O zamanlar hiç unutmam Adanada'yım, saat olmuş gecenin ikisi... Sıcak uyutmuyor arkadaş, düşün ki balkonda donla yatıyorum. Derken 27 mayıs darbesi patlak verdi, sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Balkonun demirlerinden kafayı uzattım, döndüm askere, ben dedim şu an hem evde gibiyim, hem de sokakta gibiyim, napayım dedim. Gir ulan içeri eşşek herif dedi. Ben tabi aynen içeri kaçtım. Hey gidi günler hey...

*Karpuzlara geçen sene maliyeti ucuza gelsin diye kabak geni aşılamışlardı. Tipe bakarsan karpuz ama tadı bildiğin naylon. Oysa eski karpuzlar öyle miydi? Mutfakta ikiye yarılan karpuzun kokusu ta salona gelirdi. Burdan karpuz üreticileri kooperatifine sesleniyorum; eğer bu sene de böyle bişey yaparsanız tarlalarınıza tankla dalarım. Bi karpuz keyfimiz var zaten, bozmayın adamın kafasını.

*Bi yandan bakınca da iyi lan aslında sıcak hava. Soğuk suyla banyo yapıyosun, hemen dışarı çıkıyosun, hasta falan da olmuyosun. Hele bi de akşama bal gibi karpuzla üzüm yersen senden güzeli yok. Ayrıca şeftali vaar, kayısı vaaar, kiraz vaar... İşte bi de diziler tatile girmese nefis olacak. Mecburen akşamları hanımla Sır Kapısı'na falan bakıyoruz adamın huzuru kaçıyo.

*Erkek okuyucularımızın abi dekoltelerden, kısa kollulardan, mini eteklerden de bahset dediğini duyar gibiyim. Hepimizin anası bacısı var ulan, atmıyim kafanıza vantilatörü.

*Erkeklerin askerlik anısı neyse, kadınların da yaz tatili anıları odur. Bildiğimiz gibi 1 hafta yapılan tatil yaklaşık 2 sene boyunca anlatılır. Emekli olunca yerleşilecek yerler belirlenir, yenen balığın tadı unutulamaz, gidilen barda ilgi odağı olunur, deniz kenarında 250 fotoğraf çektirilir falan... Hepiniz her akşam dondurma yalıyosunuz, sadece bi gün de bara gidip bi biraya 20 lira veriyosunuz, sonra da efenim şöyle oldu böyle oldu. Yemeyin artık bizi arkadaşım, sene olmuş 2010, yutmuyoruz.

*Bazen düşünürüm acaba yeryüzünden sinekler ve sivrisinekler silinse insanlık ne kaybeder? Tarihimiz malesef bu iki hayvan yüzünden psikolojisi bozulmuş insanlarla doludur. Sultan 3. Mücbir'in bir sohbet esnasında sivrisineklere sinirlenip 50 sinin birden boynunu vurdurduğu rivayet olunur. Yine aynı şekilde İngiltere Kralı baştan ikinci Vilyım da çocukken sinekleri etipuf ambalajına hapsedip işkence çektirirmiş. Rahmetli dedem de hiç sevmezdi sinekleri ama öyle kaydadeğer bi tepki vermedi malesef.

*Klimayı en düşük 18 dereceye indirebiliyom yav, oğlum bunun -20 ye ayarlananından yokmu? Bak daha bu sıcaklar hiç bişey, çöl sıcakları geliyomuş. O zaman İsmail Türüt gibi terliycez, yazık olcak hepimize.

*Benden bu kadar ben uyarımı yaptım. Siz yine de altınıza atlet giyin, teri çeker. Hadi görüşürüz.