26 Şubat 2010

Rek-lam-laaaar

-Pantolon lazım mı abi? Eğer evet diyorsanız yerimiz aha şu ara sokağın sonunda sağda. Yan büfeden Kamil abiyi sesleyin hemen gelir. İşporta Collection'da 10 liraya, her beden ve renkte kot pantolon bulunur. Bulamazsak bi de depoya bakarız orda kesin vardir. İşporta Collection, İşporta Collection... Güveninizin eseri.

-Kitap insanın en has kankasıdır. Kankaya ihanet edeni affetmeyiz. Ustura Kitapevinde büyük kampanya. Kiloyla kitap satışlarımız başlamıştır. Her gün 1 paket sigaraya 5 lira vermeyi biliyosunuz anasını satayım. Gelip alacaksınız lan bunları. Adamın kafasını bozmayın. Ustura Kitapevi, delikanlılığın kitabı asıl burda yazılıyor.

-Plastik sanatlara gönül vermiş bir güzel sanatlar öğrencisi misiniz? Derste kullanacağınız alet edevat pahalı mı geliyor? Lan keşke işletme mi okusaydım diyorsunuz? Sakın üzülmeyin, öğrenci dostu firma Şenaylar Plastik yanınızda. Her nevi plastik leğen, kova, mandal, saklama kabı, bardak bulunur. Fyatlarımız gayet uygundur ama belki konuyu yanlış anlamış olabiliriz. Siz yine de bi gelin, ayağınız alışsın. Şenaylar plastik Bornova Atatürk Mahallesi'nde, meydandaki lisenin yanından girince 1. değil, 2. değil 3. sokakta. Şenaylar Plastik.

-Kültür-Sanat severlerin yeni adresi İmge Cafe açıldı. Duvarlarda kızılderili resimleri ve ilginç tablolarıyla, masalarda adı sanı duyulmamış edebiyat dergilerinin 4 yıl önceki sayılarıyla, sürekli yanan tütsüsüyle, Bülent Ortaçgil şarkılarıyla, loş ışığıyla, top sakallı erkek çaycısı ve yerel kıyafetlerini giymiş kız garsonlarıyla ve hep aynı ortayaşlı tiplerin oturduğu kapı önü masasıyla İmge Cafe tüm beklentilerinizi karşılayacak. Adres yok, sezgilerinizi sizi bize ulaştıracak.

25 Şubat 2010

Nasıl Güzel Resim Yapılır

"Eldeki boyaların fazlasını tuvale atıyorum şahane soyut resim oluyor" özlü sözünün sahibi, kanalımızın kadrolu, kıdem tazminatlı, senelik izinli ressamı Zulmet Kuğuboynu size güzel resim yapmanın püf noktalarını anlatmak için bu hafta atölyesinden çıkıp stüdyolarımıza geldi. Böylece aniden baş gösteren tiner ve boya kokusunun da kaynağını bulduk. Leş herif seni!! Kahrolası federal. Anlat hadi anlat. Anlat da git, nefes alalım.

Efendim öncelikle beni buraya davet eden trt2gibiadam ailesine çok teşekkür ederim. Benim için de baya değişiklik oldu. Şimdi güzel resim yapmanın sırlarını madde madde açıklayalım:

*Sanata gönül vermiş insanlar, ruhları çiçek gibi, avuç içleri pamıh gibi olan şahane insanlardır. O yüzden öncelikle insanın resim yapmaya başlamadan önce bir süre kendini dinlendirmesi, boş zamanlarında kitap okuyup müzik dinlemesi gerekmektedir. Ondan sonra ister resim yap, ister piyano çal, ister heykel traş et.

* Bakınız benim sık kullandığım bir sözüm vardır; "tuvalin iyisi beyaz olur" diye. ama pek tutmadı bu ya, neden acaba:( Halbuki bakın büyük ressamlara, hepsi beyaz tuval kullanmıştır. Neyse, önce beyaz bi tuval alın ve karşısına geçip bir süre tuvali izleyin. Evet doğru tahmin ettiniz, resmi buna yapacağız. Kirlenecek o güzelim bembeyaz zemin.

*Sakın ola hiperrealizm, ekspresyonizm, siyonizm, ve bunun gibi şeytani akımlara kapılmayın. İçinizden geldiği gibi takılın. Yani böyle kulağıma hoş gelen her müziği dinlerim gibi ok?

*Resim yaparken müzik dinlemek sanatınıza can katar, sizi şaha kaldırır. Ben resimlerimi şahsen Cengiz Kurtoğlu'ndan "dün gece resmini öptüm de yattım" şarkısıyla yapıyorum ama kimse beğenmiyo ya niye ki? :(

*Tuvale kalın fırçalarla hayvan gibi girişmeyin. Sanat yapıyoruz burda, evi badanalamıyoruz. Adeta hüzünlü bir sonbahar rüzgarında savrulan migros poşeti gibi olun. Ruhunuzu serbest bırakın, dönerse sizindir, dönmezse zaten babalara geldiniz.

*Şimdi yatayım, yarın sabah erkenden kalkar boyarım gibi bir düşünceye kapılacak olursanız hemen bu işten vazgeçin. Sanat ciddi iştir, sanat adam işidir. Böyle kaypaklık yaparak, sorumluluktan kaçarak resim yapılmaz. Ben bazen bi oturuşta 2 resim birden yaparım, üstüne de 3 demlik çay içerim. Ne yapayım yani allah baba da beni böyle yaratmış.

*Boyaları toptancıdan alıyorum ucuza geliyor. Siz de öyle yapın. Geçen doğum günümde de arkadaşlarım sağolsun bana tam 48 renkli Monami pastel boya takımı almışlar. Hepsini odunla kovaladım. Yöremde şu işten anlayan bi tane adam yok ya, çok yalnızım lan:(

*Bob Ross'u yakinen tanırdım. Umumiyetle çekinirdi benden, abi derdi. Bi gün çektim yanıma bak oğlum dedim, ne bu resimlerin hali? Hep bi kasvet, şuraya mutlu bi çam ağacı çizsen, dağın üstüne neşeli bi bulut koysan boyan mı eksilir dedim. Kızardı bu aynı alizarin kırmızısı gibi. Ne günlerdi bee.

*Ne demek istediğimi anladınız di mi gençler? Benden bu kadar, hadi güzel güzel, taşırmadan boyayın bakalım tuvalinizi. Haftaya kontrol edip not vercem ona göre.

22 Şubat 2010

Türkçe Sözlü Hafif Fantezi-Pop Saati

Senin İçin Şöyle Böyle Diyorlar

Oooo dostum ooo biraderim
Hakkında asılsız dedikodu dolaştırıyorlar
Sakın benden duymuş olma karabiberim
Senin için şöyle böyle diyorlar

Şöyle diyorlaaar böyle diyorlaaar
Üç aşşaa beş yukarı zındık diyorlaaar

Güya boşlamışsın evi ocağı
Karın eve erkek almış diyorlar
Filhakika işin ucu sana dokunuyor
Resmen ortalık yerde godoş diyorlar

Şöyle diyorlaaar böyle diyorlaaar
Senin için gizli eşcinsel diyorlaaar

Sütçüsü tüpçüsü bakkalın çırağı
Evinin önüne demir atmış diyorlar
Sen işyerinde raporlarla boğuşurken
Hanım evde boynuzu takmış diyorlaar

Şöyle diyorlaaar böyle diyorlaaar
Çocuklarının babası zenci diyorlaaar

Söz: trt2gibiadam
Müzik: Gülben ERGEN

Ciddi not: Yıllar boyu ortalıktaki ibişlerin şarkılarını kastederek aynısını ben 5 dk. da yazarım lan dedim ve bunu yazdım. Çok iyi de oldu çok güzel oldu tamam mı?

15 Şubat 2010

Cinsel Sağlık Saati

Oturduğu mahallede nam salmış seksoloğumuz Prof. Dr. Gürbüz Şakir ORGAN erotik problemlerinizi dinleyip çözmeye devam ediyor. İlk programının ardından kanalımızı telefon, fax, mail ve Bulvar gazetesi bombardımanına tutan seyircilerimize bu hizmeti sunmayı bir borç biliriz. Kendisi yine bu hafta dünyanın dört bir yanından gelen okuyucu mektuplarını cevaplandırırken kâh güldürecek, kâh düşündürecek. Sendeyiz profesör.

Efendim herkese tekrar merhaba. Nasılsınız bakalım sevişgenler? Öyle geceleri, dizilerdeki gibi yatakta biraz kitap okuduktan sonra kafayı vurup yatmıyosunuz di mi? Cinsellik, erotik merotik bunlar güzel şeyler, hadi siz başlayın ben kapadım gözümü.

*İlk mektubumuz Muğla'dan. Pornovida rumuzlu okurumuz şöyle diyor: "Hocam ben üniversite son sınıfta okuyan 22 yaşında bir öğrenciyim. Kız arkadaşımla 3 aydır düzeyli bir beraberlik yaşıyoruz. Başlarda gayet efendi bir sevgi böcüğüyken en sonunda sevişebilecek düzeye geldik. Ama gelin görün ki o da ben de aile yanında kalıyoruz, haliyle boş ev bulmakta zorlanıyoruz. Cafelerde, parklarda, çalı dibinde, apartman boşluğunda, kırmızı ışıkta ön sevişmekten gına geldi artık. Geçen parkta sevgilimle yek vücut olmuşken zabıtaya yakalandık, rezil olduk. Diğer arkadaşlarım da bi evde 5 kişi kaldığı için evin boş bir anını yakalayamıyoruz. Hocam çok fenayım bildiğin gibi değil, vizeler yaklaşıyo. Elini ayağını öpeyim bana bi çare.

Yeğenim naptınız siz ya? Öyle dışarda çok takılmayın, valla bi gün kontrolü kaybedersiniz mahalleli linç eder sizi. Ben sana güzel bi kıyak yaparım 2-3 gece arkadaşta kalırım. Sen al anahtarı kafana göre takıl. Ama bu ayki öğrenim kredini çeker çekmez bana getireceksin ayrıca evi de bıraktığım gibi tertemiz isterim. Sen bunu bi değerlendir bana tekrar yaz.

*İkinci okurumuz ise Bartın'dan Grupseks'endört. Kendisi şöyle demiş: "Muhterem hocam. Ben 25 yıllık evli, 2 çocuk sahibi bir ev hanımıyım. Bir kaza eseri, uydu kanallarından birinde birbiriyle cima eden kadınları gördüğümden beri çok acayip bi haldeyim. Her ne kadar inkar etsem de sanırım ben eltime ilgi duymaya başladım. Zaten bizim heriften hayır yok. Adam akşam gelip yemeğini zıkkımlanıyor sonra doğru kahveye. Orda kendini batakla, ihaleyle tatmin ediyor geceleri de offline oluyor. Titreşim gönderiyorum, orda mısın diyorum oralı bile olmuyor. Hatta artık oral bile olmuyor hocam. Ama bi yandan da dul eltimin davetkâr hatları. Ayyyh içim bi hoş oldu. Hem erkek istiyorum hem kadın. Hocam noldu bana böyle, bu normal mi? Şimdi ne yapayım, eltime çıkma mı teklif edeyim?

Meraklanacak bişey yok grup84cüğüm sen biseksüel olmuşsun. Ama yanlış yerde ve yanlış zamanda olmuşsun. 45 yaşındaki bir kadının taşrada biseksüel olduğunu ilan edebilmesi için nerden baksan bi 80 sene daha var. Ama sen eltine ilgini ufaktan belli et, kocanı da bi yokla bakalım. Ola ki ikisinden de olumlu bi sinyal alırsın, sonra güzel bi ekip çalışması çıkar sen kazanırsın, eltin kazanır, kocan kazanır, Türkiye kazanır. Ha eğer ben mahallede bu işe kalkışırsam er ya da geç dedikodusu çıkar diye korkuyosan ben sizin için bi kaç gece arkadaşta kalıp evi boşaltabilirim. Ama bu iş biraz pahalıya patlar. Sen sandığın dibindeki paraları bi say bakalım, ne kadar birikmişin var. Sonra benimle tekrar iletişime geç.

*Son mektubumuz ise İstanbul'dan gelmiş. Bakalım Yenigelin rumuzlu okurumuz ne demiş: "Hocam ben hayırlısıyla bu ay sonunda evleniyorum. Müstakbel kocamla görücü usulü tanıştık ve mutaassıp çevremden ötürü flört edemedik. Sadece bi kere o, ben ve 2 amcaoğlumla beraber pastanede buluşup konuşabildik. Hayattan o kadar izoleyim ki radyasyon bile sızmıyor. Haliyle evlendiğimiz gece neler yaşanacağı hakkında hiç bişey öğrenemedim. Anneme sordum, zamanla alışırsın dedi. Çok tedirginim hocam, o gün napıcaz? Soyuncaz mı?

*Ohooo yenigelincim soyunmak ne kelime, ruhun bedenden ayrılıp ayrılıp geri gelecek, hehehehe. Şimdi sen sakin ol, sakın tırsma. İlk defa yetişkin bir karşı cinsi çıplak göreceksin. Sakın kaçayım deme adamın sopası var. Bu sopa zaman zaman işlevini kaybetse de keyfi yerindeyse mutluluk saçar. O gece kesin kan çıkacak. Eğer bakire değilsen daha büyük kan çıkacak, o yüzden vaktiyle bi haltlar yediysen kendine dikkat et derim. Erkek kişisi o gece zirve-ül saadete (ing: orgasm) erinceye kadar adeta coşkun akan bir ırmak gibidir, ancak ne zamanki şık bir hareketle golü atar, hemen bir süreliğine susuz bir dereye dönüşüverir. Sen bu değişimi sakın yadırgama, 4-5 dk falan hiç müdahale etme. Ha ilk gün o iş olmaya dabilir. Ama çalışmalara devam edin. Evin her köşesinde takım oyununu pekiştiren antremanlar yapın. Zamanla bloklar arası uyum sağlanacak ve mutluluktan sünger gibi olacaksınız. Fakat baktın hiç olmuyor, kocan son vuruşlarda başarısız, gol orucuna girmiş. O zaman bana gel, ev boş. Ben gereken herşeyi uygulamalı olarak öğretirim.

Hadi bakalım millet bu hafta da iyisiniz. Fındık ezmesi yiyin, kuru üzüm yiyin, bal kavanozunu kaşıklayın. Hepinize penaltılara uzayan kupa maçları gibi uzun ömürlü cinsellikler dilerim. Erotizm özgür toplumların rehberidir. Hadi eyvallah...

12 Şubat 2010

Nasıl Fazla Maaş Alıyormuş İzlenimi Verilir?

Özel sektör çalışanlarının 3 kuruş maaşa günde 40 saat mesai yapmak zorunda olduğu ülkemizde, insanların çevreye bıraktığı izlenim de maalesef ünvanlarıyla doğru orantılı olamıyor. İşe Call Center Müşteri Destek Personeli gibi heyyavrum bir ünvanla başlayan insanlara maalesef ay sonunda 5000 lira yerine 600 lira asgari ücret ödeniyor. Yine aynı şekilde ortalama 800 liraya talim eden Yönetici Asistanları da mevcut. Ama bu ünvanın öyle bir izlenimi var ki sanki yöneticinin asistanı değil adeta bir amcasının oğlu, bir görümcesi. Tabi hal böyle olunca da insanlar ünvanlarının altında ezilmemek için mecburen aslında çok maaş alıyomuş izlenimi vermek durumunda kalıyor, olmadık şeyler yapıyor, kötü yola düşüyor. Peki akli dengemizi yitirmeden nasıl fazla maaş alıyor izlenimi verebiliriz? İşte kanalımızın stajeri Gözde size bunun yollarını anlatacak. Gözde kanalımızda part-time çalışıyor ve ayda taş çatlasın 500 lira kazanıyor ama rahat 3-4 binlik gösteriyor. Evet gözde nasıl yaptın bunu?

Herkese merıbalaaar. Ben Gözde bu da yeni aldığım çantam, etiket fiyatı 250 lira biliyo musunuz? Şimdi bu kadar az parayla nasıl bu hale geliniyor onu maddeler halinde anlatıcam.

*Ben normalde yemek yemiyorum, eti formla besleniyorum. Zaten eti form dediğin şey kaç kuruş? Hem yemeğe falan çıkıldığında toplu grupları tercih ediyorum o zaman kibar beyler hesabımı ödüyor. Böylece gıdaya ayda 20 lira falan harcıyorum.

*Eski ayakkabılarımı, çantalarımı kesinlikle atmıyorum, tamirciye veriyorum. Zaman içinde her birinden 20'şer tane birikince istediğimiz kıvama geliyor. Çünkü her gün birini giydiğinizde sanki sürekli alışveriş yapıyormuş izlenimi veriyorsunuz.Üstüne bi de "Şunu bu haftasonu şu mağazadan aldım, bunu dün internetten sipariş ettim" diye sağda solda konuşursanız iyice inandırıcı olabilirsiniz.

*Tüm mağazalara telefon numaramı verdim, her türlü kampanyada mesaj geliyor. Kesinlikle yeni sezon almıyorum, indirimdeyken alıp seneye giyiyorum. Soran olursa "Ya ben bu monta 200 lira bayıldım ama bir hafta sonra indirime girdi inanmıyorum yaaa" diye dert yanıyorum, havamı basıyorum.

*Her gittiğim eğlencede, aile-arkadaş tatillerinde, türlü mekanlarda fotoğrafımı çektiriyorum. Bu fotoğrafları da hem feysbuka koyuyorum hem de ofistekilere gösteriyorum. Onlar beni çok sosyal sanıyor, oysa bilmiyorlar ki ben gittiğim cafeden sadece bi çay içip kalkıyorum:))) Ha eğer ki kalabalık bir grupla gidilmişse o zaman ice tea'den aşağısını içmiyorum, nasılsa kibar beyler ödüyor:)))

*Cep telefonumu sık sık yeniliyorum. Eskisini satıp babamın telefonuna el koyuyorum, böylece üste para bile artıyor.

*İki gsm hattı kullanıyorum. Gerçi birini hiç kullanmıyorum. Sorarlarsa Avea'yı mı vereyim Turkcell'i mi diyorum, cevap vermesine fırsat vermeden Turkcell numaramı veriyorum. Böylece gizemli, elit bir hava yaratıyorum. Acaba diğer hattını neden vermedi diye sordurtuyorum.

*Yine de aldığım para yetmiyo yaaa, bütün kartlarım ekside:((( Düze çıkıncaya kadar depresyona girmiş de eve kapanmış numarası yapmam lazım. Herkes kendine iyi baksın, Mango yine indirime girmiş mesaj geldi, kaçırmayın. Byeeeee:))

02 Şubat 2010

Sabaha Doğru - Kültürlenelim Sanatlanalım

-Ünlü fotoğraf sanatçısı Üzeyir Gözümkapalıçıkmış, fotoğraf gezileri esnasında dayak attığı vatandaşların fotoğraflarından oluşan yeni sergisini açtı. Elindeki makinayı görünce yavşak bir ses tonuyla "beni de çeksene bilader", "hangi kanal abi?" ya da yanındaki arkadaşını kastederek "şu yakışıklıyı meşhur etsene aslanım?" gibi yaratıcılık yoksunu yılışık tepkiler veren kişilerin adeta dayağa davetiye çıkardığını belirten fotoğrafçı; "böyle bir cümle duyduktan sonra çantamdan bu anlar için sakladığım 15 lik inşaat kalasımı çıkarıyorum ve o kişiye acımadan dalıyorum. Dayaktan sonra öyle fotojenik oluyolar ki dayanamayıp fotoğraflarını da çekiyorum" dedi. Sergi sanat çevrelerinden "eh işte" notu aldı. Dediklerine göre aslında fotoğrafçı zeki biriymiş ama yeterince çalışmıyomuş, biraz üstüne düşse takdir bile alabilirmiş.

-Yakşık 20 yldır yazdığı romanları hiç bir yerde yayınlamayan ve bunları geçirdiği bir bunalım ertesinde yakması için bir arkadaşına veren keriz yazar Üzeyir Kaotiksarmal, arkadaşının romanlarını gerçekten yaktığını öğrenince adeta çılgına döndü. İçten içe, arkadaşının kendisinden habersiz romanları bir yayınevine götürüp yayınlatacağını ve bu sayede şöhrete kavuşacağı hayalini kuran yetersiz yazar, 20 yıllık emeğini sobada küle çeviren arkadaşına herkesin içinde meydan dayağı attı. Bu durum üzerine olay yerine intikal eden polis yazarı gözaltına alıp ertesi gün mahkemeye sevketti. Yazar en son "Hapisanede olgunlaşıp çok acayip romanlar yazacam olum, bir gün hepiniz bana saygı duyacaksınız" diye bağırırken görüldü.

-Evlendirme Programına katılımcı olmak üzere Flash TV'den teklifi alan 65 yaşındaki ünlü dul film eleştirmeni Remzi Olmamış kahrından vefat etti. Merhumun cenaze törenine katılan yakınları gözyaşlarına boğulurken Flash TV'ye lanet yağdırdı. Artık gelen her numarası bilinmeyen aramada tedirgin olduklarını belirten sanat camiasınn ünlü isimlerinden yönetmen Malik Tarkovski "Ben sırf evde kanal değiştirirken bile denk gelmesin diye bu kanalı kaydetmedim. Eşim biliyorsunuz 4 yıl önce öldü, halim vaktim yerinde, kendi evim var. Her an benzer bir telefon bana da gelecek diye sinirden titreme geçiriyorum, bunun şakası bile çok kötü" diye konuştu.

Bir Kısım Facebook Kullanıcısının Yürek Burkan Dramı

Facebook adlı sitede henüz ne için kurulduğu anlaşılamamış olan, "profiline kim bakmış?", "seni kim aramış?", "seni kimler almış kim öpüyormuş seni?" gibi gruplarla, "hangi film ünlüsüsün?", "hangi rock yıldızısısın?", "ne zaman öleceksin?", "evlilik ne zaman?", "abi şu kız kim?" gibi anketleri ciddiye alıp birinden diğerine atlayan facebook kullanıcıları bu uygulamaların kurbanı oldu.

Profilime kimler bakmış temalı 20 farklı gruba üye olan İsmail Kayabaşı (36) mağduriyetini bizlerle paylaştı. İlk çıktığı andan itibaren, her seferinde hüsrana uğramasına rağmen, içindeki "Lan acaba profilime bakan hatun var mı?" merakını gideremeyen Kayabaşı "Abi bu merakım yüzünden ailem dağıldı. Bu şerefsizler her seferinde kandırdı beni. Bu kesin çalışıyor, 20 arkadaşına gönder çalışacak, %100 garantili çalışıyor, çalışmazsa çocuğumu keserim diye diye hepsine üye oldum. En son üye olduğum grupta bi kişi sana şunlar bakmış diye bi isim listesi yolladı. Bi baktım eski işyerinden bi hatun, hem de 3 kere bakmış. Sonra benim baldız her gün girmiş. Liseden başka bi hatun bütün fotoğraflarıma bakmış. Bunları görünce ben kontrolü kaybettim tabi, gidip üçüne de aynı anda yazıldım. Meğer o liste de yalanmış. Rezil olduğum yetmezmiş gibi evimi ocağımı da dağıttım. Karı eve terketti, 10 gündür annesinde kalıyor. Bugün de mahkemeden kağıt geldi, boşanma davası açmış. Lan ipneler hani çalışıyodu, hani bu sefer kesindi? İnsanın tertemiz duygularıyla oynamaya utanmıyo musunuz aşağılık yaratıklar?" şeklinde konuştu.

Bir diğer facebook kurbanı ise sitedeki anketleri ciddiye alan 52 yaşındaki 3 çocuk annesi Halime Duran oldu. Ne zaman öleceksin testini çözen ve tarih olarak karşısında 14 Mart 2010'u bulan Duran şok geçirdi. 40 gün sonra, üstelik de izlediği yerli dizilerin son bölümlerini göremeden öleceğini düşünmeye başlayan talihsiz kadın vasiyetini yazıp kanepede oturarak ölümü beklemeye başladı. Yakınlarının ikna etmesiyle aynı testi tekrar çözen ve 2038'de öleceğini öğrenen Halime Duran her ne kadar ölüm psikolojisinden kurtulmuş olsa da, "hangi dizi karakterisisin?" testinde Yaprak Dökümü'ndeki Ferhunde olduğunu öğrendiğinden beri aile üyeleri arasında nifak tohumu serpiştiriyor, yapmadığı şerefsizliği bırakmıyor.

Son zamanlarda artan facebook kurbanlarıyla ilgili açıklama yapan Psikyatrist Doktor Necmi Froydgil "Abicim rica ediyorum inanmayın böyle şeylere ya. Profilime kim bakmış diye kendini yiyip bitiren insan gizli eşcinseldir aga, beni kötü kötü konuşturmayın" dedi.