23 Mart 2010

Şimdi Haberleri Veriyoruz

-Geçen hafta Beyoğlu'nda yapılan uyuşturucu operasyonunda ceketinin iç cebinde kokainle yakalanarak gündemi sarsan rock müziğin asi ismi Cenk Yıldırım'ın "Rocker adam uyuşturucu kullanır, serserilik yapar" klişesinden faydalanıp albüm satışlarını artırmak için, uyuşturucu kullanmadığı halde bizzat kendi kendini ihbar ettiği ortaya çıktı. Normalde sigarayı bile içine çekmediği, hemen dumanı üflediği ve gerçek adının da Cabbar Çayırbaşı olduğu anlaşılan ünlü isim cümlealeme rezil oldu. Bütün popülaritesinin bir anda yerle bir olduğunu ve artık rock müzikten ekmek yiyemeyeceğini anladığını söyleyen Cabbar Çayırbaşı, Tatlıses TV'den gelen sunuculuk teklifini kabul etmek zorunda kaldığını gözyaşları içinde kamuoyuna açıkladı.

-Messi'nin son 3 maçta 8 gol atmasının ardından rakip defans oyuncusu tarafından "Belki de insan değil" sözleriyle övülmesine milli futbolcu İbrahim Üzülmez'den sert tepki geldi: Ben de insan değilim! 2-3 gol attı diye 23 yaşındaki bir veletin hemen göklere çıkarılmaması gerektiğini ifade eden Üzülmez "Şu bi gerçek ki ondan daha hızlı koşuyorum, daha hızlı adam tartaklıyorum, sakallarım daha çabuk uzuyor ve en önemlisi ondan yaşça büyüğüm. Spor medyasının yaşa hürmet etmesi gereken yerde el kadar bebeyi övmesine anlam veremiyorum. Benim kafamı bozmasınlar yoksa orta yaparım." dedi.

-Bundan bir kaç yıl önce görkemli bir törenle basına tanıtılan ve büyük ilgi toplayan ancak o günden beri kendisinden haber alınamayan Erke Dönergeci nihayet tekrar kendini gösterdi. Bu sefer ufak bir basın toplantısıyla tekrar kamuoyuna gösterilen Erke Dönergeci'nin aslında aldığı enerjiden daha fazlasını üretemediğini, bu konuda çok büyük eşşeklik yaptıklarını, işe yeni alınan asistanın formülü yazarken virgülü bi basamak yana kaydırdığı ve bu yüzden yoktan enerji üretiyomuş gibi bir sonuç elde ettiklerini ve onca fizik kanununa rağmen bunu utanmadan açıkladıklarını ifade eden firma genel müdürü, ortalarda görünmedikleri süre içinde bu aletin başka ne işe yarayabileceğini araştırdıklarını söyledi. Uzun çalışmalar sonucunda modifiye edilen ve çok güzel mantı kapattığı öğrenilen alet "Mantı Dönergeci" olarak piyasaya sürülecek.

22 Mart 2010

Anketi Kaldırıyoruz

trt2gibiadam yönetim kurulunun oybirliği ile aldığı karar sonucu "Hacı zahmet olmazsa bi 10 kaat iteler misin bana?" konulu anketi kaldırıldı. Yönetim kurulu adına konuşan bizzat kendim, yaptığım açıklamada şöyle dedim: "Millete bi soru sorduk 10 lira verir misin diye, yarısından fazlası "bi sor bakalım 10 liram var mı?" şıkkını işaretlemiş. Oğlum bu kadar mı yokluk çekiyosunuz lan? Hani olur da vermek istemezsiniz tamam da, resmen yarımızın cebinde maksimum 9 lira civarı bi para var. Eğri oturup doğru konuşalım, bu parayla bi bok yapılmaz. Ulaşımı otostopla, beslenmeyi haşlanmış patatesle, barınmayı çekyatla yapsanız bile olmaz. Bu paraya ancak sebze halinin duvarının dibinde şarapçı olunur, bilemedin öğrenim kredisi yatmamış, evden de para gelmemiş üniversite öğrencisi olunur. Eğer bakın durumunuz bu kadar kötüyse bende biraz para var, size 5-10 lira koltuk çıkarım*. Ama bende de çok yok tabi. Kanalı reklam gelirleriyle ayakta tutuyoruz, devletten para gelmiyor. Ay sonu yine kdv yatacak, millet hep veresiye yazdırıyor... Neyse konu dağıldı, ben daha fazla sizi üzmek istemiyorum ve başka anket koyuyorum. Canınızı sıkmayın, para insanın elinin kiridir. Bugün mesela bakın bi Rahmi Koç bile zengin falan ama ağız tadıyla yumurtalı çökelek yiyemiyor. Herkes bugünlerinin kıymetini bilsin, haline şükretsin, öyle anarşik olaylara karışmasın.

*Koltuk çıkmak: Argoda maddi anlamda destekte bulunmak, kişiyi parayla ihya etmek, ihtiyacını gidermek.

15 Mart 2010

Şiir Saati

Çıkarmış olduğu şiir kitabıyla ancak eş dost arasında heyecan yaratabilen ve bu yüzden kitabı -12 satan (7 adet satış, 19 adet eşe dosta hediye) deneysel şair Sedat Dumanaltı, imgenin, soyutun, kelime oyununun bokunu çıkardığı şiirilerinden birini bizlerle paylaşmak istedi biz de kıramadık adamı. Çok yufka yürekliyiz lan, böyle kanal idare edilmez ama napalım işte.

Ergen Battaniye

Sen salı pazarında bir tutam yeşil soğan
Ben ise seçkin kitapçılardaki Bulvar gazetesiydim
Kırlangıçlar göçüyor aristo dağının muhtarlığına
Kasaplar neden optimist neden jandarma pilav yapmaz
Akıllı beni bulmaz deli dibimden ayrılmaz

Aşkımız hiç gelmeyecek bir otobüsü beklemek gibi
Galiba sen yeşil soğanda takıldın kaldın
Ben ise can atıyorum içinde kaotik geçen dize yazayım diye
Akhilleus'un yorgun savaşçısı Kalimedes buradaydı az önce
Bazen kavurma alıyorum yavruma apansız
Robdöşambır, merdane, ingiliz anahtarı, hayalet orman
Birden laz uşağı oluyor elimdeki yeşil soğan
Horon tepiyoruz alt kata doğru, sıvaları döküyoruz kaygısız

Beni terk edecekmişsin, ayağının altını öpeyim etme
En azından amcaoğlumla beraber ol, yabancıya gitme
Bi yeşil soğan dedik diye yaptığın bu tavırlar
Gün gelir olmadık bi yerini coverlar
Bu dizeye bi mitolojik kahraman bi de yitik lafı gelecek
Paramparça gündüzleri tarumar oluşlarım
Sarı karpuzlar görüyorum Üsküdar ufuklarında
Artık hangi Mozart'a öykünsem faydasız
Bu şiirimi anlamayan
Ya ibnedir ya umarsız

09 Mart 2010

Sokağın Nabzı

Sırf halkla daha bi bütün olalım, güncel olaylar hakkındaki fikirlerini alalım, acaba zerre kitap okumadan, ana haber bülteni, yerli dizi ve gerzek yarışma programı izleyerek ne kadar bilgi sahibi olunabilir öğrenelim diye tuttuk ekip olarak sokağa çıktık ve vatandaşa sorduk: Nolacak bu opera ve balenin hali?

Hayriye Tomruk (Ev Hanımı - 56): Nolacağı var mı kardeşim, bu ikisi ben bildim bileli nişanlılar. Nişanlılık bu kadar uzatılır mı hiç? Bana kalırsa o opera denen deyyus oyalıyo kızı. Yok efendim Figaro'nun bi düğünü kaç paraya patlıyomuş da, yok böyle bi dünyaya etkinlik getirmek istemiyomuş da... O herif artık bıraksın bu işleri, bak gül gibi mesleği var, iyi kötü müşterisi var. Yavrucuğum bale evde oturmaktan kartlaştı, bacağını açamaz oldu. Artık evlensinler, çoluk çocuğa karışsınlar, güzel güzel evde oturup televizyon izlesinler.

Cabir Çuhadar (Serbest - 44): Operacılardan rahmetli Pavorotti'yi iyi tanırdım. Çok güzel, içli bi sesi vardı. Ses aralığı 3 Oktay diye duymuştum. Ortalama bi Oktay'ın boyuna 1.75 desek, demek ki herifte 5 metreyi geçkin ses varmış. E bu adamın bel çevresi de nerden baksan 2,5 metre var. Şimdi bu herife ne kefen bezi gitmiştir var sen hesapla. O öldüğünden beri kederimden opera falan dinleyemez oldum, eve de yasakladım. Baleye ise en başından beri ısınamadım. Öyle 35-40 kiloluk kızları havaya atıp tutmak maharet değil. Ben inşaatta 50 kiloluk çimento torbasıyla yazı-tura atıyorum, aldığım gündelik otuz lira. Biraz hadlerini bilsinler.

Abdürrezzak Mürteci (Şıh - 61): Bale zinhar günahtır, yapan da izleyen de cehennemliktir. Ben geçen kaza eseri Canal+ da denk geldim. Böyle fidan gibi kızlara el bezi kadar eteği giydirmişler, alt takım hepten ortada. Bi beriki herifin kucağına gidiyor, bi ötekinin kollarına atlıyor. Böyle memeler falan hep bıngıl bıngıl. Kız körpecik, etek boyu sonsuzda sıfıra yakınsıyor, vücut desen o biçim. Neden bunlardan bana denk gelmiyor, bu kızlarla kim cima ediyor? Hepsi günah, hepsi zındık, hepsi sıfır beden, gram yağ yok arkadaş. Balerin sevmek günahsa, Allah günahlarımı affetsin.

08 Mart 2010

trt2gibiadam Kadınlar Günü Etkinlikleri

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Sanki başka gezegenlerde de kadın varmış gibi... Neyse... Şimdi bunun hikayesi nereden geliyor? Seneler evvel 10 kişilik bir kadın grubu bir araya gelir ve her ay birimizde buluşup ona 50'şer dolar verelim ve bir yandan da bolca kısır, börek yiyip, 3 semaver çay içelim derler. Bu öneri kabul görür ve gün geçtikçe yaygınlaşır. Yan apartmana ordan diğer mahallelere, belde ve bucaklara sıçrar falan. Sonra da bu karışıklığı engellemek için 8 Mart günü belirlenir ve tüm kadınlar o gün bir araya gelmeye başlar. Bu yüzden her 8 Martta dünya bulgur rezevrlerinde %12, çay rezervlerinde ise %9'luk bir azalma gözlemlenir. İşte bu güne kadınlar günü adı verilmiştir. İlk toplanan 10 kişilik kadın grubu ise başka bir olaydan ötürü araya husumet girdiği için bir daha görüşmemişlerdir.

Kadınlar her özel günlerde olduğu gibi (14 şubat, doğum günü, 30 Ağustos Zafer Bayramı vs.) bu günde de çok hassas olurlar. Bu yüzden biz kanal olarak bir dizi devrim niteliğinde uygulamaya imza attık ve bugüne mahsus olmak üzere uygulayacağız. İşte o uygulamalar:

*Bugün erkekler kadınlara trip atmayacak, laf söylemeyecek. "Beni yanlış anlama ben medeni bi erkeğim ama bak hava çok soğuk git daha kapalı bişeyler giy" demeyecek.

*Sevgiliyle yürünürken başka kadınlara çaktırmadan dahi olsa bakılmayacak. Eğer ki kadın kişisi bir bakış yakalarsa gözüm dalmış denmeyecek. Efendi gibi "Özür dilerim hayatım hatun birden ilgimi çekti, bakmış bulundum, bi daha olmaz" denecek. Bu laf üzerine sevgiliniz ya da eşinizin söyleyeceği he laf sineye çekilecek ve karşılık verilmeyecek.

*Bugün ne kadar ayakkabıcı, çantacı vs. dolaşılırla dolaşılsın en ufak bir sıkılma belirtisi gösterilmeyecek. Aksine "aşkım bu sana çok yakıştı, şimdi bu rengin aynısından bi tane de elbise almamız gerek" gibi teşvik edici laflar söylenecek.

*Peki analarımızı unutacak mıyız? Hayır! Bugün herkes anasının elini öpüp, kadınlar gününü kutlayacak ve hayır duası alacak. Alınan hayır duasının bir kısmı kız arkadaşa/eşe hibe edilecek.

*Hatun kişi akşam yemeğe götürülecek ve "sen benim hayatımda olmasaydın şu an en iyi ihtimalle kahvede okeye dönüyo olacaktım, resmen derleyip toparladın, insana benzettin beni" denecek.

*Akşamki Galatasaray maçının bahsi dahi yapılmayacak, özet görüntüleri ancak ertesi gün izlenecek. Ha sevgiliniz futbola meraklıysa bilemem, öyle bi durum varsa paraya kıyılıp deplasmana maç izlemeye bile gidilebilir. Duruma göre yani, sızlanmak yok.

*Üste başa dikkat edilecek, çamurlu ayakkabı, yakası bağrı açık gömlek, bi haftalık pantolon, 3 günlük sakal olmayacak. Berbere gidilip enseler toplatılacak, kravat takılacak ve kokular sürünülecek. Ağızdan tek bir argo laf çıkmayacak. Bir duruma kızılırsa "hayamanağoyum" yerine "hay aksi", bir kişiye kızılırsa da "şerefsizinçocuğubezevenk" yerine en fazla "münasebetsiz" denilecek.

Tüm erkekleri duyarlı olup bu saydıklarımızı yapmaya çağırıyorum. İki dakka efendi olun, canımı yiyin.

Ciddi not: Bugün dünya Kadınlar Günü Değil, Emekçi Kadınlar Günüdür. Bu günü 14 Şubat'la karıştıran her kim olursa olsun, dünyada rahat yüzü görmesin. Hadi iyi günler.

03 Mart 2010

Ustura Kitap Evi'yle Son Çıkan Kitaplara Bakış

Edebiyat dünyasının allahına kadar delikanlı ismi Ustura Kitap Evi yeni çıkan kitapları sizin için irdeledi. Sözü fazla uzatmadan dükkan sahibi Sertaç Derbeder'e bırakıyoruz.

Selamınaleyküm. Ne demiştik? Kitap insanın en has kankasıdır, kankaya ihanet edeni affetmeyiz. Daha raflarda satılmamış bürsürü kitap duruyo ama millet hala çatır çatır kitap yazıyo. Siz de evde mal mal evlilik programı izleyip durun. Adam yazmış oğlum yazmış. Tuğla gibi kitap dolu dükkan, kim okuyacak bunları? Mal kokmaz çürümez dedik, bütün parayı buraya bağladık. Adamı kitap işine girdiğine pişman etmeyin ulan. Yeni çıkan kitapları ben sizin için okudum irdeledim. Hele bu yeni gelen mallar bi bitmesin bak ben napıyorum sizi.

-İlk kitabımız bi kişisel gelişim kitabı. 40 Adımda Vardiya Amiri Olmanın Yolu. Bunu yazan herif daha önceden CEO olmanın yollarını anlatmıştı ama tutmamış demek ki, bu sefer hedefini düşürmüş. Gerçi ben daha kişisel gelişim kitabı okuyup da kendini geliştirmiş bi insan evladına rastlamadım ama iyi satıyo bunlar. Fiyatı ucuz, pazarlıksız 10 lira. Zaten 150 sayfa bişey 2 güne bitirirsiniz kitabı. Sonra da 3 ay boyunca şöyle kitap okudum, en son şunu bitirdim diye anlatırsınız millete. Ha? Noldu? Yalan mı oğlum? Bu iş askerlik gibidir. Askerliği de 15 ay yapar 150 sene anlatırsınız mesela. Darılmaca gücenemece yok.

-İkinci kitabımızı Karl Marx diye bi herif yazmış, adı da Das Kapital. Aslında kitap çıkalı baya olmuş ama bizim dükkana daha yeni geldi. Geçen bi oturdum okuyayım dedim, kafam resmen hipodrom gibi oldu şerefsizim, sanki beynimde atlar koşturuyo. 4 günde anca önsözünün yarısına gelebildim lan. Oğlum niye anlaşılır yazmıyosunuz şunları ya? Bak sonra millet gelip alışveriş yapmıyo. Utanmaz herif yazdıkça yazmış, 1000 sayfa kitap mı olur vicdansız? Bu kitap da sizin gül hatrınız için 40 lira olur. Zaten bize de bişey kalmıyo ki birader, işte anca bi sarmalık ot parası falan.

-Son kitabımız ise Öğretmen Rasim Kaygusuz'un kaleminden Cin Ali'nin Topacı. İşte kitap dediğin böyle olur arkadaş. Yazıları büyük, resimli, anlaşılır ve gayet de ince. Yazarın üslubu son derece efendi ve makul. Bu Ali'nin bi dayısı var. Bi gün işte bu velete bi topaç alıyo ve olaylar gelişiyo. Heyecanı kaçmasın diye sonunu anlatmıyorum. Ben 3 günde sular seller gibi okuyup bitirdim. Sizin de seveceğinizden eminim, sevmezseniz vefasızsınız, şerefsizsiniz. Akşam pazarı 5 liradan gidiyo bu kelepir kitap. Yanında ayracı da bizden üstelik.

Bu hafta bu kadar değerli yiğitlerim ve hanım bacılarım. Ayın 10'unda kiranın yatması lazım daha kasada para yok. Eğer o gün kirayı ödeyemezsem memleketten 3 kamyon akraba yığarım, bütün şehre salarım, hepinizi ensenizden tutar getiririm dükkana. Bak benim tersime gelmeyin sakın, gençliğinize yazık olur. Yarım döner ayrana 5 lira verip karnınızı doyuruyosunuz ama ya entelektüel birikim nolacak? Ahırdaki sığır da biliyo karnını doyurmasını, nedir sizin ondan farkınız? Biraz adam olun. Dükkan sabaha kadar açık, cama bi tıklatın kalkar gelirim. Hadi eyvallah.