01 Kasım 2009

İneceği Durağa Yaklaştıkça Akli Dengesini Yitiren Teyzeyle Konuştuk

Onu aslında hepimiz tanıyoruz. Belediye otobüslerinin heyecanlı, panikatak ve bir o kadar da sinirli teyzesi. Omzunuza dokunup "İnecek misiniz?" diye soran hatta kimi zaman bu soruyu sorma gereği bile duymadan kalabalığı yararak kapıya doğru ilerleyen teyze. Kendisini bulup konuştuk ve neden böyle yaptığını sorduk. Biz sorduk o anlattı.

-Merhaba teyzecim, adınızı öğrenebilir miyiz?
-Hamdiye Tezcan.
-Otobüste sakin sakin otururken neden böyle birden bire kendinizi kaybediyorsunuz, olaylar nasıl gelişiyor?
-Yavrucum ben böyle otobüse normal biniyorum. Teyzeyim ben, sırtımda hırkam, elimde de migros poşetleri var. Kartımı şoföre gösteriyorum ve ona beni gelinimin evinin orda indir diyorum.
-Gelinin evi?
-Aslında ineceğim durağı az çok biliyorum ama yine de nolur nolmaz. Ya durağı kaçırırsam, ya şoför beni otobüste alıkoyarsa, ya onunla beraber son durağa kadar gidersem, ya kaybolursam? Kocaman şehir, sonra ben naparım?
-Anlıyorum, sonra?
-Sonra boş koltuk varsa oturuyorum. Eğer boş koltuk yoksa son derece etkili bakışlar fırlatıyorum ve biri dayanamayıp bana yer veriyor. Yol boyu camdan dışarı bakıyorum acaba ineceğim yere geldim mi diye stresle bakıyorum. Bazen bi bakıyorum, durak çok tanıdık geliyor, ayy diyorum birden geldik galiba. Sonra bi bakıyorum meğer gelmemişiz.
-Peki inmeye yakın noluyor?
-İneceğim durağa 1 durak kala birden ayaklanıyorum. Yavrucuğum düğmeye basar mısın inicem ben diyorum. Kalabalığı yararak ilerliyorum. Böyle ilerleyişlerim esnasında çok adamın dengesini bozum devirdim ama hedefe ulaşmak için bu tür kazaları görmezden gelmeliyim. Ya inemezsem, ya son durağa gidersem. Son duraklar çok ıssız oluyor, böyle bi dağın başında, rüzgarlı yerlerde. Ayyy, içim ürperdi birden.
-Sonra?
-Böyle böyle otobüstekilerin 3 kuruşluk keyfinin içne sıçmak suretiyle kapının oraya kadar gidiyorum. Ama vardığımda bir de ne göreyim? Adamın biri kapının orda dikilmiş duruyor. Ya ben ineceğim zaman ordan çekilmezse, ya orda dikilir kalırsa, ya ben o sırada inemeyip otobüste mahsur kalırsam, son durağa kadar gidersem? Geceleri rüyama giriyor. Ben böyle tam inecekken o kapının önündeki adam beni indirmiyor, kolumdan tutup zorla otobüste bırakıyor. Sonra ben öylece kalıyorum. Adım atmak istiyorum atamıyorum, inecek vaaar diye bağırmak istiyorum sesim çıkmıyor. Kan ter içinde uyanıyorum, ayyy.
-O kadar oluyor yani?
-Oluyo valla. Sonra ben işimi garantiye almak için adamı omzundan dürtüyorum. İnecek misiniz diye soruyorum. Geçen yine birine sordum, şoför dahil hepmizi inicez, kimse kalmayacak bu otobüste dedi. Sen misin benimle dalga geçen, kolumla adamı yana savurdum, kapının önüne ben geçtim. Sonra kapı açıldı indim, kurtuldum otobüsten. Her seferinde böyle yapıyorum ben, kimse de bişey diyemez bana, teyzeyim ben, migros poşetim var.
-Evet, anlıyorum. Teşekkür ederiz efendim, bilgilendirici bi sohbet oldu.
-Ben teşekkür ederim. Aklınızda bulunsun, otobüste gidiyosanız kapının oralarda durmayın, problem çıkabilir.

4 yorum:

  1. ehhehe! mukkemmel olmuş. hazır teyzeyi yakalamışken, kendisine saat 6 da kalkıp sokak kedilerine pilav yedirmenin ne gibi bir haz verdiğini de soraydın abi.

    YanıtlaSil
  2. pilav mı? ne gördüm ne de duydum böyle bişey. yapan her kimse fantastik bi teyze olmalı. eğer sen görürsen sen sor, ben de merak ettim şimdi.

    YanıtlaSil
  3. selam..
    tesadüfen buldum blogunu, muhteşemsin, çok eğlenceli. takipteyim :)
    ayrıca belirtmek isterim ki, kedilere sabahın hastalıklı saatinde pilav yediren teyzelerden bende çok gördüm ama sebebini sormadım.

    YanıtlaSil
  4. teşekkür ederim adsız bey/hanım. her zaman beklerim. o pilavı da galiba bi tek ben görmedim. gerçi geçenlerde makarnaya rastladım ama çöp sandım. demek onu da kediye veriyolar. ben kedileri ciğer yiyo biliyordum meğer tabldot da yiyebiliyorlarmış.

    YanıtlaSil