27 Ekim 2013

Bir Kendini Kabul Ettirme Arayışı - Eurovision (Önsöz)

Çocukluğuma dair hatıralardan biri, hemen her yıl katıldığımız Eurovision yarışmasının, normalde çok az popüler müzik dinlenen evimizde ilgiyle takip edilmesiydi. Avrupa ülkelerinin bir biri ardına çıkan şarkıları arasında memleketimizin şarkısı sabırla beklenir, tüm şarkılar bittikten sonra asıl heyecanlı kısım olan oylama başlar, Türkiye'ye puan vermemekte ısrar eden ülkelere yönelik politik sövgülerin eşliğinde hüzünlü ve sinirli bir ruh haliyle gece sonlanırdı. Her seferinde "Keşke şu saate kadar oturacağımıza gidip uyusaydık" dememize rağmen, içimizdeki minnacık umut bu oylamayı her sene izlememize neden oldu.

Batıya imrendiği halde iliklerine kadar doğu kültürüyle yaşayan memleketimiz, Eurovision'da Sertap Erener'le birinci oluncaya kadar çok çileler çekti. Bu süreçte olimpiyat oyunlarında aldığımız başarısızlıklar zaten direncimizi kırmaktaydı. İşin içinde kavga döğüş olması nedeniyle biraz olsun madalya umudumuzun olduğu boks maçları, Orhan Ayhan'ın "Necip'in bu yumrukları almaması lazım" ve "İspanyol hakemler bir puanımızı daha yedi" nidaları arasında geçip giderken, yine başka bir spora çevrilmiş kavga metodu olan güreşte de benzer serzenişler sergiliyorduk. Aslında kamyonla adam toplayıp ortalığın anasını ağlatmamıza izin verseler madalyaları süpürmemiz çok kolaydı ancak olimpik ortamın bizi kısıtlayan bazı kuralları vardı. Eğer ağır yük kaldırmaya dayalı hammaliye sporu olan halterde çıkardığımız Naim ve Halil'in efsanevi başarıları olmasaydı, geriye kalan bir avuç madalyayla yetinmek zorunda kalacaktık. Diğer yandan Avrupa takımlarıyla yapılan futbol maçlarında gırtlağını patlatasıya kadar "Avrupağğ Avrupağğ duy sesimiziiğğii" diye bağıran mazlum halkımızın feryatları, kıymet bilmez Avrupalılar'ın dilimizi öğrenmeme küstahlığı yüzünden, yörüngeden çıkıp uzaya karışan uydular gibi boşlukta kaybolurken, aynı anda Eurovision'da yarışan şarkılarımızın da yıllarca 3-5 puanla heder olması, zaten 10 yılda bir askeri darbeye maruz kalan ülkemizin toparlanmasını engelleyen küçük ama etkili darbeler almasına neden oluyordu.

Özellikle televoting sistemiyle oylama yapılmaya başlandıktan sonra gurbetçilerimizin milli bir görev bilinciyle, kontörüne kıyarcasına oy kullanması ve 12 puan garantili kardeş memleket Azerbaycan'ın da yarışmaya katılması sonucu kemikleşmiş bir puan seviyesine ulaştığımız için eskiden olduğu gibi son sıralarda sürünmüyoruz. Ancak bir dönem gündemimizi haftalarca meşgul etmiş bu organizasyondaki performansımızdan 5-6 şarkıyı inceleyerek hissiyatımızla ilgili bazı tespitler yapmaya ve sizi de bu konu üzerinde düşündürmeye çalışacağım. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder