I. Bölüm – Senden Nefret
Ediyorum
İşe aynı servisle gider gelirdik. O ilk
binenlerden olduğu için servisin en güzel koltuğunu kapardı. Bilenler bilir,
servislerin en güzel üç koltuğu, sırasıyla şoförün hemen arkasındaki pencere
kenarı koltuk, şoförün yanındaki ikili koltuk ve en arkadaki pencere kenarıdır.
Şoför mahallinde genellikle, şoförle sohbet etmeyi seven erkekler otururken, en
arka koltuğu, kulağında kulaklıkla uyuyakalmış, nispeten asosyal tipler tercih
eder. Şoför arkası ise birçok özelliği ile aralarından sıyrılır. Çünkü hem cam
kenarıdır, hem daha güvenlidir, hem de kapıya yakın olduğu için inip binmesi
daha kolaydır. Dolayısı ile burayı servise ilk binen kapar. Servise her binen
de kalan koltuklardan en güzelini seçerek oturduğu için zamanla herkesin yeri
belli olur ve bu durum kabullenilir. İşte bu en güzel koltuğa da hep o
otururdu; satış temsilcilerimizden Nihal yani. Ancak ben bu durumu
kabullenemeyenlerdendim. Hadi sabah giderken neyse de akşam dönüşte neden aynı
kural geçerliydi? Bu durum beni inceden sinirlendirirdi. Bir keresinde ofisten
5 dakika erken çıktım ve Nihal gelmeden o koltuğu kaptım. Çünkü sabahları
servise en son binenlerden olduğum için bırakın güzel bir yeri, bazen oturacak
bir koltuk dahi bulamaz, ayakta giderdim. İkimizin de işe girerken
yol-yemek-sigorta diye başlamıştık. Ona verilen yol sözü başka mıydı, o
servisin gold üyesi miydi sanki? O koltukta en az onun kadar hakkım vardı. Ben
böyle çeşitli argümanlarla kendi kendimi haklı çıkarırken Nihal servise bindi
ve doğrudan “Kalkar mısınız orası benim yerim” dedi. Neden kalkayım canım
burası size mi tahsis edildi diye sormama kalmadı, Nihal’in içinden sinirli bir
Seda Sayan çıktı. Kızı benimle, ödeme yapmayan müşterilerle konuştuğu gibi
konuşuyor hatta yer yer fırça kayıyordu. Koltuğunu kaptığım için beni icraya
vermesi an meselesiydi. Baş edemeyeceğimi anlayınca lanet olsun deyip kalktım.
Yol boyunca da söylenip kızı uyuz ettim.
Gerilimli halimiz her sabah devam etti. Her
fırsatta haksız yere o koltuğu işgal ettiği duygusunu hissettirmeye çalışıyor,
vicdan azabı çekmesini istiyordum. Özel sektör, insanları bu tür ufak
hesapların peşinden koşan birer hırslı koyuna çeviriyor maalesef. Geçen seferki
bağırışının da yarattığı intikam duygusu içimdeyken kimse benden hiçbir şey
olmamış gibi davranmamı beklememeliydi. Benim bundan sonraki tek amacım o günün
rövanşını almaktı. Bir gün bir iş için ofisimize geldi. Ofisimizin kapısı günde
beş yüz kere açılıp kapandığı için yalama olmuştu ve ancak çok hassas bir denge
tutturulduğunda kapalı durabiliyordu. Nihal bu ayarı bilmediği için kapıyı bir
türlü kapatamadı. Her denemesinde bir umutla kapıyı kapattığını sanıyor fakat
kapı bir hain gibi, bir vurdumduymaz gibi yarım saniye kapalı durup sonra
kendini usulca salıveriyordu. İnatçı bir kişiliğe sahip olan Nihal ise her
seferinde tekrar deniyor ve yine yeniliyordu. Bir kayayı dağın zirvesine
çıkarmaya çalışan, fakat her seferinde zirveden yuvarlandığı… sisifos gibiydi.
Hem bu duruma son vermek hem de intikam almak için bir fırsat geçmişti elime.
Yardım ediyor kisvesi altında Nihal’e talimat vermeye başladım, ben
söylüyordum, o yapıyordu:
“Kolu
tut, kapıyı hafif yukarı doğru zorla, yavaşça kapat, şimdi biraz sağa doğru it,
bir süre böyle kal, derin nefes al, şimdi sakin ol ve kapıyı yavaşça yere bırak
dostum puahahah”
Ofiste
herkes benimle beraber gülüyordu, Nihal ise sadece “Aman çok komik” demekle
yetinmişti. İntikamımı almış rahatlamıştım. Ancak bir sorun vardı, ofise
getirdiği işte iki hafta kadar beraber çalışmak zorundaydık.
II. Bölüm - Seviyorum
Sen…
Sen
zalımın gelini
Sen
imansızın kızı
Kalbimi
çalan
Eski
nefret objem yeni hayatımın kadını
Bir
yemin ettim ki dövemem
Zira
o eskidendi, geçen ay olsa döverdim
Ama
şimdi bunu nasıl yapabilirim
Yağların
kasa dönüşmesi gibi
Nefretim
aşka dönüştü
Aşk
böcüğüm, sevgi kelebeğim
Bebişim
III. Bölüm – Neler
Oluyor?
İşlerin
iyi gitmediğine dair işaretler evlendikten sonraki ikinci ayda geldi. Daha
doğrusu evlendikten iki ay sonra Nihal’in annesi geldi. Kaynanam, bizzat eşim
tarafından evi derleyip toplamak üzere çağırılmıştı. Nihal mesai saatlerinin
yoğunluğunu bahane ederek annesinden yardım istemiş ve o da hemen atlayıp
gelmişti. Mutlu bir yuva kurmak üzere evlendiğim kadın, yuvayı annesiyle beraber
kurmayı daha uygun görmüştü. Her gün mobilyaların yeri değişiyor, tencereler
bir raftan diğerine taşınıyor, çekyat altları, kapı arkaları bir takım kılık
kıyafet ve kutularla doluyordu. Benim bu süreçteki fonksiyonum yük kaldırıp
indirmek ve dolap ittirmekten ibaretti. Arada bir “Şöyle yapsak nasıl olur?”
gibi sorular sorup fikrimi alıyorlar ama en sonunda yine kendi bildiklerini
okuyorlardı. Amaçları fikrimi almaktan ziyade kendi düşündüklerini onaylatmak
olduğu için fark etmez de desem, başka bir şey de önersem yaranamıyordum. Bu
arada tabi cinsel hayatımıza da ara vermiştik. Kaynanam öğlene doğru kalktığı
için gece ikiye kadar televizyon seyrediyor ve sık sık yatak odamızın önünden
geçip tuvalete giriyordu. Bunu sırf bana gıcıklık olsun diye bilerek
yaptığından emindim. Tüm bu engellemelere rağmen yaptığım birkaç cesur girişim
de Nihal tarafından engellenince vazgeçtim.
Evliliğimizin
bundan sonrası da beklediğim gibi değildi. Akşamlarımız genellikle dizi
izleyerek ve ofiste dönen dedikodular üzerine yorum yaparak geçiyordu. Sosyal
hayatımız iyice azalmıştı. Hatta sosyal hayatımız daha çok Facebook profilinden
oluşuyordu diyebiliriz.
IV. Bölüm – Senden
Nefret Ediyorum
Servisin şoför arkası cam kenarı koltuğuna göz
koyduğum o güne lanet olsun arkadaş. Hay o koltuğa oturmayaydım da torpido
gözünde gideydim tek. Hayatta hiçbir amacım kalmadı. Akraba görmekten beynim
yumuşadı. Elti, görümce ve kayınço içinde kaldım. Sürekli eve gelip, ofiste
yorgun düşmüş bedenimi sarsıyorlar. Beni bitirince oğlanı ortalarına alıp garip
garip hareketler yaptırıyorlar. Baldız sürekli gelip “İkinci çocuk ne zaman
inşallah?” deyip duruyor. Oğlum bir tane yaptık işte neyinize yetmiyor? Zaten o
garibim de yazık, gerizekalı gibi yetişiyor. Öz evladım gözlerimin önünde ilk
turda elenecek yetenek yarışmacısına dönüşüyor ve ben bir şey yapamıyorum.
Cinsel hayatımız ise çoktan canına kıydı.
Biraz sonra Nihal’in tiksindiğim arkadaşlarından
birinin düğününe gideceğiz. Aslında bu arkadaşını Nihal de pek sevmez ama gitmezsek
dedikodu çıkacağını söylüyor. Boşboğazın biri en fazla çeyrek altın edecek bir
dedikodu yapmasın diye kalkıp ta şehrin öbür ucuna düğüne gidiyoruz ve bu
Nihal’e çok da mantıksız gelmiyor.
Vay arkadaş... Hep bu keşkeler işte, gitti gül gibi hayat.
YanıtlaSilbir gençlik bu yolda heder oluyor malesf
Sil