24 Nisan 2009

şiir saati-3

Yaz Davarları

Yağız erkekler kişnedi, doğan slx tosladı
O sinirle şoför sağlam küfür salladı
Neden sonra sırıttı etrafındaki hanzolar
Gözlerinin önünden geçti karılar kızlar hatunlar
Gidiyorlardı gönlünde Antalya hayalini kura kura
Orta anadolu’nun bağrından Akdeniz kıyılarına
Güneşin yaktığı hava bunaltıyrodu aşırı nemden
Kliması çalışmayan doğan slx, bildiğin cehennem
Hava sıcak, asfalt sıcak, vücuda yapışmış atlet sıcak
Bir doğanın içinde 5 herif, adeta kucak kucak
Bir yıl boyunca planı yapılmış parası biriktirilmiş
Sonunda hepsi aynı gün tatil izni alabilmiş

Hasan’ın bacağı yapışmışken ramazanın bacağına
Ancak gelebildiler Afyon’un bir bucağına
Her tarafta sucuk, her tarafta lokum, kaymak
Ulan bu nasıl bir damak tadı ben anlayamamak?
Bir çeşmenin başında durup arabadan çıktılar
Sırayla kafalarını soğuk suya soktular
İnceden rüzgar yiyince hamur oldu beyinleri
Oğlum süper manitalar varmış diyor, kopasıca dilleri
Birden bire sonsuz bir düzlük karşıladı onları
Konya yoluna sapmış angutlar, sonra bastı kafaları
Yol, hep yol, daima yol… bitmiyor düzlük yine
Bu Konya ilinin Allah belasını vere
Arasıra geçiyor bir otobüs iki kamyon
Terden sırılsıklam oldu ayaklarındaki pantolon
Kendilerini kaptırarak ototeybin sesine
A yüzü bitti İsmail yk kasedinin çevirdiler tersine

Bir savrulma… uyandılar uzun süren uykudan
Karaman’a kırdılar direksiyonu ilk gördükleri tabeladan
Karşıda serin havasıyla karlı toroslar yükseliyordu
Beyinleri yumuşamış gençler serap görüyordu
Birden yanlarında göründü arabanın tekeri
Meğer kara yazılmış doğan slx’in kaderi
Güç bela attılar kendilerini oto sanayiye
İrkildiler ustanın yarın gelip alın sesiyle
Vurdular kendilerini Karaman’ın iline
Yüklediler bavulları Şirin Karaman Otel’ine
Otel değil lan burası bildiğin ahır
Otele ve tamire giden para kahreden kahır
Bizde zaten şans olsaydı anamızdan kız doğardık
Nice gürbüz yiğitleri parmağımızda oynatırdık
Uykuya varmak için bu hazin günde, erken
Yorgunluktan sızmışlardı plaj muhabbeti yaparken
Yalnız birinin gözüne bir şey takıldı
Duvardaki o dörtlük ezberine mıhlandı

“On gündür ayrıyım bekar evinden
Mahrumum kızların o ince belinden
Bir karı ayıklamadan plaj ortamından
Otelden otele sürülmüşüm ben”

Altında bir tarih 5 haziran 2007
Bir ürperti geldi içi içini yedi
Ama bahtın açıktır güzel günler geliyor
Gavur kızda utanma yok, kendi teklif ediyor
28 ime kadar sap kaldım diye küfretme bahtına
Üstsüz kızların hayaliyle dal gitsin uykuna

Ertesi gün başladı öğleyin yolculuk
Hava 45 derece ter kokuyor her soluk
Sonunda göründü Antalya tabelası
Geride kalıyor Karaman, kahrolası
Toroslar yine heybetiyle yükseliyor
Bu sefer serap yok, gözler doğru görüyor
Yanlarından geçiyor son model arabalar
Hallerine bakmadan yarışa kalkıyor hayvanlar
Sigaralar tükenmiş çatlıyor kafaları
Saman bulsa sarıp içecek, eşşeğin evlatları
Bu sonsuz yollarda varıyolar, gitgide
İki dağ ortasında boğulan bir geçide
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu
Ama doğanın içinde mevsim değişmiyordu
Motor su kaynattı torosların yokuşunda
Geceyi geçirecekler bu Allah’ın dağında

Akşam yemeğini peynir üzümle geçiştirdiler
Motordaki arızayı zar zor tamir ettiler
Yorgunluk var yine serde böyle yola çıkılmaz
Yol kenarı çok taşlık anasını satayım burda yatılmaz
Attılar kendilerini koca bir kayanın dibine
Serdiler plaj havlularını kayanın eteğine
Çekerken üstlerine buldukları bezi paçavrayı
Yine aynı adam gördü kayadaki yazıyı

"Gönlümü çekse de hatunların hayali
Külüsütür katiyen aşamaz bu cibali
Para desen eridi eti kaldı vebali
Nefsim uğruna savrulmuşum ben"

Sabahleyin gökyüzü parlak hava açıktı
Bu havada 5 erkek tekrar yola çıktı
Ha gayret arkadaşlar Antalya'ya az var
Hala aynı hayali kuruyor şuursuz davarlar
Yuvarlak hatların gazıyla bütün hepsi zinde
Ama ömürlerinden 3 yıl gitmişti 3 günde
Bir ara su içmek için durdular yine bir çeşmede
Aynı adam son dörtlüğü gördü çeşmenin taşında

“Davarım namıma hanzo diyorlar
Bütün karılar kapılmış vermem diyorlar
Hekimler derdime dermansız diyorlar
Karşı cins uğruna sıyırmışım ben”

Çeşme başından sonra yokuş aşağı vurdular
Artık önlerinde kalan son viraja baktılar
Virajı geçince şöfor bağırdı; “İşte karılar”
Hele bi plaja varalım bunlardan sürüyle var
Düzlüğe inince girdiler bir otele
Rezervasyon yapacaklardı işleri acele
Çileli tatil yolu paraları emmişti
Geriye sadece benzin parası kalmıştı
Boynu bükük ayrıldılar otelden
Plaja göz ucuyla bakabildiler dikenli telden
Kalan son parayı da benzine verdiler
Sap geldikleri yere, eskisi gibi sap döndüler
Aradan yıllar geçti değişmedi hayalleri
Hala bir turist hatun düşürmektir en büyük emelleri
Ey umutlarla bezeli tatil yolları
Bilirim sende ne anılar var
Bu eskinin yaz davarları
Hala sap hala davar

Mönşıngıladbah 1987

nereden esinlendim: http://www.siirdefteri.com/?sayfa=siir&siir_id=719

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder